Kadına şiddeti araştıran Meclis Komisyonu'nda acı itiraf
KARŞI GAZETE | ÖZEL
Hukukçu profesörden acı itiraf: "Kadının eteği, dudak renginin kırmızı olması, rujunun kırmızı olması, yakasının açık olması, gece yarısı sokakta olması gibi haksız tahrik nedenlerini ortaya koyan hukukçularımızın Özgecan olayına gelmemizde el birliğiyle katkısı var.”
"KADINA ŞİDDETİN ÖNLENEMEMESİNDE EN BÜYÜK VEBAL BİZDE..."
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülriz Uygur'un, Meclis'te kadına yönelik şiddetin araştırılması için kurulan komisyona verdiği bilgiler, 'yok artık' dedirtti...
"HUKUKÇULAR YASAYI UYGULAMAYI BİLMİYOR"
Hukukçuların, kadına karşı şiddetin önlenmesi için çıkarılan 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunu uygulamayı bilmediğini vurgulayan Uygur, "Kadına yönelik şiddetin önlenememesinde en büyük vebal biz hukukçularda" dedi.
"HAKSIZ TAHRİK"İN ANLAMINI BİLMEYEN HUKUKÇULAR SORUMLU
Türkiye'deki pek çok hakim, savcı ve avukatın hatta kolluk güçlerinin "cinsel saldırı, cinsel taciz, haksız tahrik" gibi kadına yönelik şiddet olayları için büyük önem taşıyan kavramların anlamını bile bilmediğini önü süren Profesör Uygur, Özgecan Aslan cinayetini hatırlattı. "Haksız tahrik nedenlerini ortaya koyan hukukçularımızın Özgecan olayına gelmemizde el birliğiyle rolü vardır" diye konuştu.
MİNİ ETEK, KIRMIZI RUJ, GECE SOKAKTA DOLAŞMAK...
Uygur, komisyona şu bilgileri verdi:
"Haksız tahrikle ilgili olarak, şimdiye kadar cinsel taciz, cinsel saldırı suçlarında kadının eteği, dudak renginin kırmızı olması, rujunun kırmızı olması, yakasının açık olması, gece yarısı sokakta olması gibi haksız tahrik nedenlerini ortaya koyan hukukçularımızın Özgecan olayına gelmemizde rolü vardır.
6284 Sayılı Kanun’u tek başına uygulamakla bu şiddet çözülemez. Bizim bunu öncelikle bilmemiz gerekiyor,
Bizim kanunlarımız vardır. Nedir problem? Bu kanunların uygulanmasıdır. Bu kanunların uygulanmasıyla ilgili ciddi problemimiz var. Uygulanmasıyla ilgili problemlerden en önemlisi kurumların olmayışıdır. İkincisi ve bundan da daha önemlisi bu uygulamayı yapacak bilgiye sahip olan kişilerin olmamasıdır.
"HUKUK FAKÜLTELERİNDE BU EĞİTİM VERİLMİYOR!"
Ben Ankara Hukuk Fakültesi öğretim üyesiyim. Ankara Hukuk Fakültesi öğretim üyesi olarak hukukçularda biz bu bilinci yaratmak ödevindeyiz. Dolayısıyla bu ülkedeki her hukuk fakültesindeki öğretim üyesi hukuk öğrencilerine bu bilgiyi verecek şekilde eğitim yapmak zorundadır.
"KEYFİMİZE BAĞLI DEĞİL..."
Bu bizim keyfimize bağlı bir şey değildir. Biz hukukçuyuz. Hukuk normlarına göre hareket etmek zorundayız. Dolayısıyla hukuk bize bunu emretmektedir ama baktığımızda ülkemizdeki hukuk fakültelerinde de bu eğitimin verilmediğini görüyoruz.
Bu eğitim verilmezse, işte karşımıza çıkacak olan sonuçlar bunlardır. Sonuçlar nelerdir? 6284 Sayılı Kanun’u uygulamayı bilmeyen hukukçulardır. 6284 Sayılı Kanun, İstanbul Sözleşmesi, CEDAW bugün Ankara Hukuk dışında başka hiçbir hukuk fakültesinde Türkiye’deki doğru dürüst ders müfredatında yer almamaktadır. İnsan haklarıyla ilgili dersler vardır hukuk fakültelerinde ama hiçbiri içerisinde CEDAW’ı okutmamaktadır, İstanbul Sözleşmesi’ne yer vermemektedir.
"HUKUKÇULAR CİNSEL TACİZ'İN, HAKSIZ TAHRİK'İN ANLAMINI BİLMİYOR!"
Dolayısıyla eğitimle ilgili olarak hukuk fakültelerinde ciddi bir problem vardır. Eğer ki biz bu problemi gidermezsek, 6284 Sayılı Kanun’u uygulayacak hukukçuları yetiştiremezsek, Ceza Kanunu’nda yer alan cinsel saldırı, cinsel taciz suçlarının anlamını bilmeyen, haksız tahrikin anlamını bilmeyen hukukçuları yetiştirirsek uygulamada karşılaşacağımız temel problem budur.
"EN BÜYÜK VEBAL, BİZ HUKUKÇULARDA"
Uygulayıcılara yönelik aksaklıkların en başında hukukçular da gelmektedir. Günümüzde bu problemler sürüyorsa biz hukukçuların en büyük vebali biz hukukçulardadır."
Burcu Oral Evren | KARSİGAZETE.COM.TR