2010'daki Mavi Marmara krizinden bu yana normalleşme için pazarlıklar yürüten Türkiye ile İsrail'in anlaşmanın eşiğinde olduğu öne sürülüyor.
Türkiye ile İsrail'in 2010 Mavi Marmara krizinden bu yana normalleşme için yürütülen pazarlıklarda son aşamaya geldikleri, anlaşmanın eli kulağında olduğu söyleniyor. Gelişmeleri, konuyu yakından takip eden Şalom Gazetesi ve Hürriyet Daily News yazarı Selin Nasi, RS FM'de Ceyda Karan'ın hazırlayıp sunduğu 'Eksen' programında değerlendirdi.
Nasi, pazarlıklarda tarafların pozisyonlarının pek çok konuda yakınlaştığını aktarırken, pürüzlere de dikkat çekti.
"GAZZE AMBARGOSU ESNEDİ"
Geçen hafta Perşembe günkü görüşmelerde tarafların nihai imzayı atacak ve kameralar önüne çıkacaklarının bile düşünüldüğünü belirten Selin Nasi, gelinen aşamayı şöyle aktardı:"Türkiye, İsrail ile normalleşmeyi Filistin sorununa endekslemiş durumda. Her ne kadar iki ülkenin güvenlik ve ekonomik çıkarlar açısından yakınlaşmasını zorunlu kılıyor olsa da Türkiye'nin özellikle Gazze'deki ambargonun kaldırılmasını şart koşması pürüz çıkarmaya devam ediyor. Ama yine de Mavi Marmara sonrasında Türkiye'nin dayattığı üç koşuldan bir nebzede olsa esneklik gösterdi Türkiye. Once ambargo tamamen kaldırılacak deniyordu, daha sonra Gazze'ye girilecek olan malların Türkiye'yle ilgili ayrıcalık tanınmasına doğru gevşetildiğini gördük. 2014'deki operasyon sonrasında İsrail, Gazze'ye mal geçişlerinde, insan geçişlerinde belirgin bir şekilde gevşetme sağladı. Hatta belli sitelerden her gün kontrol dahi edebiliyorsunuz bu giriş çıkışları."
'TAZMİNATLAR TAMAM AMA HAMAS SORUN'
İsrail'in de Türkiye'ye Mavi Marmara olayında ölen vatandaşları için 20 milyon dolar tazminat ödemeyi zaten kabul ettiğini anımsatan Nasi, karşılığında İsrail askerlerine yönelik tüm suçlamaların geri çekilmesinin istendiğini belirtti. Ayrıca Türkiye'deki Hamas ofislerinin kapatılması şartını da vurgulayan Nasi, örgütün askeri kanadının lideri Şeyh Aruri'nin sessiz sedasız Türkiye'den çıkarıldığını da ekledi. Ancak Nasi, yakında bir grup Hamas yetkilisinin Türkiye'ye gideceğinin haber alındığını belirterek, işin karmaşıklaşabileceğine dikkat çekti. Nasi, pazarlıklar sürerken tarafların yüksek oktavdan konuşmalarının normal olduğunu vurguladı.ENERJİDE
İSRAİL'DE SIKINTI VAR
Türkiye ile İsrail arasındaki yakınlaşmada yeni doğalgaz yatakları ve Ankara-Moskova ilişkilerinin Suriye yüzünden bozulmasının da etkisi varken, bu konuda da bazı pürüzler var.Örneğin İsrail'de Yüksek Mahkeme'nin tekelleşme sebebiyle Doğu Akdeniz'deki Leviathan doğalgaz yatağındaki fiyatlandırma için hükümete bir yıl süre tanındı. Bu durumun İsrail ile doğalgaz işbirliğine girecek ülkeler açısından güvensizlik yaratacağına dikkat çeken Nasi, Rusya'nın doğalgaz işbirliği için de 7-10 milyar dolarlık bir yatırım teklifinde bulunduğunu kaydetti.
‘TÜRKİYE'NİN KUDÜS EYLEM PLANI'NA BAKILMALI'
Peki İsrail ile Türkiye arasındaki normalleşmede, son dönemde İran tehdidi yüzünden Suudi Arabistan'la İsrail ilişkilerinin iyice ısınmasının etkisi olabilir mi? Riyad tıpkı Mısır ile Türkiye arasında olduğu gibi İsrail ile de arabuluculuk yapabilir mi?Selin Nasi, diğer Arap ülkelerinin Filistin meselesine yeterince hassasiyet göstermediklerine dikkat çekerken, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın dile getirdiği ‘Kudüs Eylem Planı'na atıf yaptı: "Kalın'ın bugünkü açıklamasında özel bir yer tutması Kudüs Eylem Planı'nın, biz bunu çözmeye çalışıyoruz demesi dikkat çekici. 10 yıllık bir eylem planı, İsrail işgalini sona erdirilmesi, iki devletin çözümü için çağrı yapacaklarını belirtmesi, bu açıdan takip edilmesi gerektiğini düşünüyorum."
'NEFRET SUÇUNDA DAHA NET ADIMLAR ATILMALI'
Erdoğan hükümeti son dönemde ABD'deki İsrail lobisi kuruluşları ve Yahudi toplumunun liderleriyle üst üste toplantılar yaparak yakınlaşma yolunu aralamışken, Yahudi toplumundan da demokrasi, basın özgürlüğü, anti-Semitizme dair kaygılar eksik değil. Peki Türkiye'deki anti-Semitizmin iktidarı destekleyen yayın organlarında sıkça gözlenmesi bir sorun yaratmıyor mu?
Selin Nasi, Türkiye'deki Yahudi toplumundaki hissiyata dair izlenimlerini şöyle özetledi: "İdeal olanı Türkiye'nin İsrail ile olan ilişkilerini düzeltirken anti-Semitizm konusunda daha net adım atması ama siyasette daha farklı bir ahlak görülüyor. İlişkilerin normalleşmesi için illa anti-Semitizme endeksleyerek atı arabanın önüne koymuş gibi oluruz diye düşünüyorum. Bunlar eş zamanlı ilerleyebilir. Uzun soluklu bir süreç olmalı ve siyasi idare gerektiriyor. Siyasi iradenin uygulamaya geçirebileceği bir ortam görmüyorum. Müzakere sürecine zarar veren söylemlerden uzun bir dönemdir kaçınılıyor. Geçmiş dönemde ki anti-Semitizm söylemleriyle şu an ki söylemleri kıyaslayamayız bile. Türkiye'de Yahudi toplumunun yaşadığını onlar bilir yalnızca. Gönlümüzden geçen nefret suçu konusunda daha net adımlar atılması."‘ANTİ-SEMİTİZM İNANÇ VE EĞİTİM SORUNU'
Nasi, Türkiye'de bu anlamda güzel şeyler de yapıldığını anımsatırken, ilk kez Hanuka Bayramı'nın kutlanmasını örnek gösterdi, daha etkin adımlar atılması gerektiğine de dikkat çekti.
"İsrail-Türkiye arasındaki normalleşmeyi Yahudi toplumu özelde neden benimsiyor veya buna olumlu yaklaşıyor diye bazen eleştiriler aldığım oluyor" diyen Nasi, şöyle konuştu: "Anti-Semitizm bizim kültürsel, toplumsal bir problemimiz bunu aşmamız uzun zaman alacak bu inanç ve eğitim sorunudur. Siyasi söylemle de pekiştiğini düşünüyorum. İki ülkenin ilişkileri düzelme yoluna giderse Türkiye'de yaşayan Yahudi toplumunda tansiyonun azalacağını düşünüyorum, bu sebepten olumlu değerlendiriyorum. Bu benim kişisel görüşümdür."Nasi olumlu düşünüp hareket etmeye çalıştığını da vurgulayarak, "İki ülke ilişkilerinin düzelmesinin, diplomatik seviyede normalleşmesinin iki ülke açısından da ortak çıkarlara hizmet edeceğini düşünüyorum. Ve aşılması gereken sorunlar, gerek İsrail-Filistin meselesi gerekse anti-Siyonizm olsun, çözüldüğünde daha verimli sonuçlar elde edileceğini düşünüyorum" dedi.
Kaynak: Sputnik.com.tr