Röportaj: Ece Çelik
Oyunculuğa başladığınız ilk yıllarda Nuri Bilge Ceylan’la çalıştınız. Farklı yönetmenlerin, oyunculuğunuza farklı etkileri oluyor mu?
Elbette. Her yeni hayal, yeni bir serüven demek. Ve bu hayallerini film, tiyatro, dizi vs. haline getirmek isteyen birbirinden farklı yönetmenlerle çalışmak birçok yönden farklı deneyimlere sebep oluyor. Bu deneyimlerden çıkan derslere çalışarak eksiklerini gidermekse, işin en heyecan verici tarafı. Her biten işten sonra mutlaka eksikliğini hissettiğim konular oluyor mesleki anlamda ve eksiklerimin farkına vardıkça çalışma hevesim artıyor. Çalışmak iyidir, hele ki çalışmaya teşvik edecek insanlarla beraber...
‘Soğuk’ filminin kadrosuna katılmanızdaki etken neydi?
Yönetmen koltuğunda Uğur (Yücel) Abi’nin isminin oluşu elbette etkiliydi. Filmin senaryosu da bu düşüncemi destekledi ve yanılmadığımı gösterdi. Uğur Abi kendini üreterek var etmeye çalışan biri. Hiç kimse, ismi sebebiyle işinin kabul edilmesini veya bir isim üzerinden iş kabul etmeyi ilk seçeneği olarak görmez.
Filmde oynadığınız ‘Enver’ karakteri erkekliği her şeyin önüne koyan biri. Türkiye gibi bir yerde bu role çalışırken zorlanmamış olmalısınız...
Korkularıyla yüzleşemeyen insanların takındıkları birden çok tavır var. Erkeklik denince ‘güç’, iktidar denince ‘gücüm ile istediğimi herkese yaptırırım’ gibi hallerin tezahürünü her gün her yerde görmek mümkün. Enver karakterinin durumu da bu hallerden farksız. Cinsel iktidarsızlık problemi yaşayan birinin doktora gitmesi gerekirken toplumsal baskı buna engel oluyor. Toplum mahremiyetimizi kompleks haline getirmemize destek çıkıyor. Bu cinsiyetçi, altı boş zihniyetin baskısı, insanlara herkese baskı uygulayabilme hakkı olduğunu düşündürüyor.
Siz bununla mücadele ediyor musunuz?
Mücadele etmeden yaşanabilecek bir hayat biçimi var mı bilmiyorum. Sadece akıl sağlığımı korumaya ve sağlıklı düşünebilmeye çalışıyorum. Hemen her şeye alışır olduğumuz bir dönem içinde, neyle mücadele edeceğimizi şaşırmadan yol almayı dilemekten başka yol göremiyorum.
Uzun bir aradan sonra ‘Merhamet’ dizisinde gördük sizi. Dizilere devam edecek misiniz?
Oyunculuk yapabilmeyi sağlıklı kılabilecek her türlü oyun alanı mesleğimi yapabilmem adına bir şans. Her koşulda oyunculuk yapmaya devam edeceğim. Önceliklerinin neler olduğunu kavradıkça planlı bir şekilde sıraya koymayı da öğreniyor insan. Şu an Tiyatro Vadi adında bir tiyatro grubu kuruyoruz ve ilk oyunumuzu oynayacağız. Her şey yolunda gittiği takdirde, birinci önceliğim bu tiyatro ve tüm planlarım bu başlangıç noktası üzerine kurulu.
‘Twitter insanı hassaslaştırıyor’
Sosyal medyayı aktif olarak kullanmıyorsunuz, ulaşılması zor bir imaj çiziyorsunuz, bu bilinçli bir tercih mi?
Ara ara kullanıyorum ve ardından yorulup kapatıyorum. Biraz fazla hassaslaşmama sebep oluyor, birden çok fikrin, aynı konuları sahipleniş şekillerini anlamaya çalışırken kendi dünyamda kayboluyorum. Kayıtsız kalmayı da beceremiyorum ve ardından beni rahatsız ettiğini düşündüğüm davranış şekillerinin daha da beterini yaparken buluyorum kendimi. Ulaşılması zor bir imaj çizmek için düşünecek vaktim hiç olmadı, görünür olmak ile ilgili genel bir tutumun sebep olduğu bir yanılgıdan kaynaklanıyor sanırım bu algı.
Twitter yasağını nasıl yorumluyorsunuz?
“Yasakları koyanlar yasaklansa” diyerek saçmalayasım geliyor. Saçmalamak da yasaklanmış mıydı?