AA müdürüyken gazetecilik adına bir faaliyetini göremediğimiz Kemal Öztürk aday yapılmayınca aklim başıma geldi başlıklı yazısıyla imaj düzeltme gayretine girdi.
Kabatas yalaninin uzatmali savunucularindan Bülen Arınç' yakınlığıyla bilinen Kemal Öztük, AKP'den milletvekili gösterilmemesinin ardından Davutoğlu2na göndermelerde bulundu.
Öztürk, aday gösterilmemesiyle ilgili "Eh son kararı Genel Başkanımız Davutoğlu verdiğine göre, cansız siyasi bedenimin üzerindeki kalem izi ona ait olmalı. Ona 'çiz' diyen biri oldu mu, bilmediğimiz bir konu daha" diyerek listelerde Davutoğlu'nun etkisi olmadığı iddialarına atıfta bulundu.
Köşeye sıkıştığını anlatan Öztürk, "Lakin durumum vahim, şimdi AK Parti'nin bazı icraatlarını eleştirsem, 'aday olamadı, eleştirmeye başladı, nankör' diyecekler. Eleştirmesem, 'hala beklentisi var AK Parti borazanının' diyecekler. Allah'ım siyasi berdel olmak ne kadar zor bir durum!" ifadesini kullandı.
Kemal Öztürk'ün Yeni Şafak'ta "Aklım başıma geldi" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
KİME YAKINIM?
İtiraf edeyim, siyasete girmem için ısrarcı olan bakan arkadaşlarım oldu. 'Hayatımı karartan bu bakan arkadaşlarımız', Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızla benim için görüşme bile yaptılar.
Başbakan Davutoğlu ile sonra yüz yüze görüştüğümde, bana yıllardan beri tanışmamıza rağmen aracıya ihtiyaç duymamdan dolayı tatlı dille bir sitemde bile bulundu. Zaten beni havaya sokan da bu tatlı dil oldu!
Yani aday adaylığım konusuna hiçbir yerden itiraz gelmedi. Ama onlar da, ben de milletvekilliğinin hep nasip işi olduğunu söyledik, bildik, inandık.
Hele ben, geçmişte listelerin YSK'ya giderken yolda bile değiştirildiğini bildiğim için, hep temkinli olarak, bolca “nasip” deyip durdum. İyi ki demişim, yoksa Allah korusun aklım başıma ebedi gelmezdi.
Siyasette birine yakın olma geleneği vardır. Ben, en eski Başbakan Davutoğlu ile tanışırım. Bilim Sanat Vakfı'nda hocalık yaptığım yıl 2001 yılıydı. Arınç ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan'la uzun süreler danışman olarak, Genel Müdür olarak birlikte çalıştım.
Hepsini kendimin hocası, ağabeyi ve lideri olarak hissettim, kabullendim, aralarında hiç ayrım yapmadım. Hepsini sevdim ve saygıda kusur etmedim.
Ancak birilerinin ayrım yaptığını bildiğim için Başbakanlığı döneminde Erdoğan'a bu konuyu açtım:
“Saçmalama, sevdiğimiz biri olmasaydın seni bu görevlere getirir miydik” diyerek tatlı, sert bir tepki vermişti. Beni yakan bir tatlı dil de o olmuştu!
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ..