Cumhuriyet gazetesi yazarı Özgür Mumcu 7 Haziran seçimlerinin ardından kurulacak koalisyon için uzlaşmanın sağlanması gerektiğine dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hukuksuz hareketleri seçim çalışmalarında meydanlarda görülmüştü. AKP'den daha çok Erdoğan'ın kaybı ya da kazancı haline getirilen seçim süreci HDP'nın barajı aşmasıyla sonuçlandı.
Özgür Mumcu, hükümetin kurulması için koalisyonun şart olduğu şu günlerde MHP, CHP, HDP hepsinin elini taşının altına koyması gerektiğine dikkat çekti.
İşte Özgür Mumcu'nun o yazısı;
Erdoğan, cumhurbaşkanlığını masaya sürdü ve kaybetti. Bütün bir seçimi kendisinin başkanlığı üzerine kurdu. Pazar günü, bu sebeple sadece bir genel seçim değildi. Aynı zamanda Erdoğan referandumuydu. Bir seneden az bir sürede yüzde 52’den 41’e düştü.
Bunu kendi yaptı. Sahaya indi kendine oy istedi ve kaybetti. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı meşruiyetini yitirmiştir. Her fırsatta konuşan bu şahısın seçimlerden sonra hâlâ insan içine çıkamamasının sebebi de bu.
Ortada dağınık bir tablo var diye mutsuz olmaya gerek yok. Bir önceki iktidar döneminde Türkiye zaten darmadağın edilmişti.
Geçmiş iktidar, kurumları tarumar edilmiş, hukuk devleti rafa kaldırılmış, bir şahsın hırsına kendini kurban etmiş bir ülke yaratmıştı.
Şimdi bunu düzeltme zamanı.
Erdoğan hırsının son kırıntılarına asılıp erken seçim için bütün imkânları kullanmak isteyebilir. Ancak bunu yüzde 60’ın hayır dediği biri olarak yapması artık pek müşküldür.
Üç partinin de üzerinde uzlaşabileceği ilkeler var.
Yolsuzluklar için Yüce Divan.
HSYK’nin değiştirilmesi.
Seçim barajının indirilmesi.
Ak Saray’ın Cumhurbaşkanı’ndan alınması.
Cumhurbaşkanı’nın örtülü ödeneğinin elden geçirilmesi.
CHP, MHP ve HDP, bu ilk hedefleri yerine getirecek bir iktidar formülü bulmakla sorumlu.
İntikam arzusuyla değil, adalet hissiyle.
Böyle bir formül, birçok AKP seçmeninden de destek alacaktır. Toplum köprüden önce son çıkışı gördü ve direksiyonu kırdı. Arabayı savurmadan geniş ve ferah bir yola sokma görevini de üç partiye verdi.
Üç partinin de görevden kaçma lüksü yok. Bu görevden kaçan ve erken seçimi zorlayan olursa siyasi iflası ve tarih önünde tasfiye edilme riskini de almış demektir.
Memleketin kaderinde bir kırılma anındayız. Erken seçime giden, AKP’yle beraber erir.
Türkiye, bin odalı sarayda yaşayan bir diktatör karikatürü tarafından yönetilen savruk ve üçüncü sınıf bir ülke olmayacağını gösterdi. Kimse merak buyurmasın. Bu ülke bugün daha güçlüdür.
CHP, “Gelin oy verin gitsinler” dedi gittiler.
HDP, “Seni başkan yaptırmayacağız” dedi, başkan olamayacak.
MHP, “Bizimle yürü Türkiye” dedi. Şimdi “Yok arkadaş ben yürümeyeceğim” dememelidir.
Toplum, barışın, uzlaşın ve beni rahat bırakın dedi.
Bir araya gelin, hepinizin üzerinde uzlaşabileceği ilkeler var.
Yargıyı kurtarın, yolsuzluk yapanı Yüce Divan’a gönderin, barajı indirin ve bu ülkeyi bin odalı oyuncak saray utancından kurtarın.
Huzuru verin ve tarihe geçin.
Zaman ciddiyet ve sorumluluk alma zamanı. Burası renkli ve farklılıklar barındıran toplumuyla Türkiye Cumhuriyeti, bir adamın kaprisinin kum havuzu değil.
Türkiye demokratik yollarla bir tiran heveslisinden iktidarı almıştır. Artık eskisine göre daha itibarlıdır ve bugün gerçekten bölgesinde örnek alınacak bir model olmuştur.
Tarih size bir görev verdi. Görevden kaçmayın.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...