AKP kurucuları arasında yer alan ‘Hocaların Hocası’ unvanlı Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, seçmenin AKP’nin kulağını çektiğini söylüyor.
“Tekerlek kırıldı”diyen Yalçıntaş, bunun parti yetkilileri tarafından anlaşılması gerektiğinin altını çiziyor. Yalçıntaş, partide terk edilen istişare mekanizmasının yeniden tesis edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Yalçıntaş, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın yapılmasını ve savunulmasını yanlış buluyor.
Nevzat Yalçın ile son siyasi gelişmeler üzerine söyleşi yaptı. Bugün'den Hüseyin Keleş'in haberine göre Yalçıntaş’ın açıklamalarından bir bölüm şöyle:
-Gergin geçen bir atmosferde gerçekleşen seçimleri geride bıraktık. AK Parti tek başına iktidar olma gücünü kaybetti. Bu sonucun mesajını nasıl okumak gerekir?
-Bir garip durum ortaya çıktı. Bir söz vardır, ‘Arabanın tekerleği kırıldı mı akıl veren çok olur’ diye. Akıl verenler çoğaldı. Şimdi tekerlek kırıldı. Seçim öncesi susan pek çok kişi şimdi akıl verme hatta tenkit etme durumuna geçti. Bu hoş bir durum değil. Milletimiz AK Parti iktidarının yaptığı hataları düzeltmesi için kulağını çekti. Kulağını çekeceğini bizler tahmin ediyorduk. Seçimden çok kısa bir süre önce Selamiçeşme’deki Parlamenterler Evi’nde seçimin ne olacağıyla ilgili tahminler soruldu. Bunu yazılı olarak vermemiz istendi.
Ben AK Parti için yüzde 42 yazdım. Tahminim en yakın tahmin olarak çıktı. Mevcut AK Parti idarecileri bu dersi almalı. Kulaklarının çekildiğini bilmeliler. Yumruk yemediler, tokat yemediler ama kulak çekilmesi oldu. Dolayısıyla hemen objektif bir değerlendirmeyle bunu tespit etmeliler.
13 YIL ÖNCE ‘ŞIMARMAYALIM’ DEMİŞTİ
-AK Parti adına bu sonuçtaki en önemli hatayı nerede aramak gerekir?
13 sene evvelki sözü hatırlıyorum. Tayyip Bey’in kullandığı kelime ‘Şımarmayalım’dı. Parti Meclisi’mizde bu söylenmişti. En büyük eksiklik ‘Her şeyi biz biliriz’ diyen insanların çıkması oldu. Yani istişare terk edildi. Hâlbuki istişare bizim inancımızda farz derecesinde sünnettir. Bu yapılmamıştır. Yapılan tenkitler yanlış anlaşılmıştır. Hâlbuki yaptığımız tenkit değil uyarmaydı. Uyarma da insanların dostlarına karşı vazifesidir.
Yapılan hataların söylenmesi lazım. Elbette ki bizim gibi insanlar bunu münasip bir lisanla söyledik. Ama hatayı gördüğü halde susmayı tercih edenler, daha da ileri varıp hataları ‘Yerinde icraat’ diye sunanlar, Hindistan’daki ‘Ağlayıcılar’ın tersine ‘Övücüler’ grubunu teşkil ettiler. Bu büyük hataydı. Tenkit yapanlara karşı bazı kelimeler kullanıldı. Bunlardan biri de ‘ihanet’ kelimesiydi. Ne demek ihanet!
SiYASi OYLAMAYLA AKLANMA OLMAZ
-17 Aralık’la ilgili 4 Bakan TBMM’de aklandı. Bu oylama sonucunu nasıl karşıladınız?
-Bu tip siyasi oylamalarla aklanma olmaz. Bu sadece süreci durdurma, insanlara nefes alma imkânı sağlar. Bu tamamen yanlış olmuştur. Bir kere bu çeşit şaibelerin çıktığı vakalarda, buna maruz kalan kişilerin aklanmaları ancak adalet mekanizmasıyla olur. Konu bakanlar olunca merci Yüce Divan’dı. Aklanmaları orada mümkün olabilirdi. Orada aklanırsa kimsenin söyleyeceği bir söz olmaz. Aileleri bakımından önemli. Bu işlere karışmamış kişilere toplumun bakışı her zaman müspet olabilir mi? Böyle bir şey de ortadan kalkmış olacaktı. Bu imkan bunlara tanınmadı. İktidar bakımından zararı, şaibeli hale gelmiş bakanların üzerini örtmek.
SARAYIN YAPIMI DA SAVUNULMASI DA YANLIŞTI
–Türkiye’den son dönemde en fazla tartışılan konuların başında Cumhurbaşkanlığı sarayı geldi. Savurganlık görüntüsü kamuoyunda sıkça yer aldı. Savurganlık olduğuna katılır mısınız?
Yapılan şey yanlıştır. Fakat sarayın müdafaasında daha da büyük yanlış yapılmıştır. Ben Ankaralıyım. Demokrat Parti ilk seçimi kazandığı zaman 14 Mayıs 1950’de, Çankaya’yı halka açtılar, herkes gelsin dendi. Rahmetli babam ve kardeşlerim de gittik gezdik. Benimsemişti halk. Kartal yuvası gibiydi. Birçok vesileyle gittim geldim. Orası güzel bir yer. Orada bir Cumhurbaşkanı oturacak, bütün bakanları yönetecek bir başbakan oturmayacak. Birdenbire millet tam anlayamadı. Neden durup dururken bu yapıldı.
MANTIKLI BiR iZAHI YOK
Başbakanlık için yapıldığı için söyleniyor. O mantıklı bir izah. Çünkü Başbakanlığa bağlı birçok kurum var. Bu psikolojik olarak kabul edilemez bir durum olarak kamuoyunda yer aldı. Hele daha da önemlisi, başka bir psikolojik hata yapıldı. Tenkit edenlere karşı bir gün aniden ‘1000 odalı değil 1150 odalı’ dedi. Bu tip bir beyan, bu işi tenkit edenleri ve diğerlerini hesaba katmamaktır. Mantıki bir izahı yok bunun. Çankaya yeterlidir. Ben bunların hiçbirini ciddiye almıyorum. Yani yapılması da savunulması da yanlıştı. Hissi beyan da yanlıştı.