Anadolu Partisi'nde şok istifa!

Türker Ertürk kurucusu olduğu Anadolu Partisi'nden istifa etti.
Anadolu Partisi MKYK üyesi Aydınlık yazarı Türker Ertürk kurucusu olduğu Anadolu Partisi'nden istifa etti.

Ertürk açıklamasında "en başından itibaren bana karşı örtülü bir savaş, baskılama ve sıradanlaştırma vardı. Vitrinden kalıp Atatürkçü, Millici ve Ulusalcı oylar için cazibe merkezi olmaya devam etmeliydim ama yönetimde etkin olmamalıydım. İsmim daha fazla parlamasın diye örgüte haber gönderiyorlardı 'konferans için çağırmayın yazılarını dağıtmayın' diye. Sayın Tarhan parayı da bulan dar bir çevre tarafından kuşatma altındaydı. Bu yakın çevrenin en önemli özelliği partiyi merkez sağ yapma gayretiydi. Ne yazık ki, karşı devrim sürecinin en önemli kilometre taşı olan Turgut Özal bazılarının ilahıydı" dedi.

"TÜRKER ERTÜRK'ÜN İSMİ FAZLA PARLAR"

Ertürk açıklamasında "Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 'faşist' ve 'diktatör' dediğim için hapis istemi ile yargılanıyordum. Sayın Tarhan ve Anadolu Partisi bu konuda bir açıklama yapmadı. Erdoğan ile benim kişisel bir husumetim yoktu. Sorun demokrasi, ifade özgürlüğü, faşizme ve diktatörlüğe direniyor olmamdı! Anadolu Partisi bu konuda kurumsal açıklama yapmayacaktı da, hangi konuda yapacaktı! Sanırım sorun yine Sayın Tarhan’ın kuşatıldığı yakın çevresinin Türker Ertürk’ün ismi fazla parlar endişesiydi." ifadelerini kullandı.

"İKİNCİ CUMHURİYETÇİ" BİRİSİ

Ertürk açıklamasında parti başkanı Emine Ülker Tarhan'la konuyu görüştüğünü ancak sonuç alamadığını da sözlerine ekledi: "Bu sorunları ve yapılması gerekenleri Sayın Tarhan ile çok konuştum. Her seferinde tamam diyor, anlıyor gibi gözüküyor ama iş eyleme dökülmüyordu. Çok çok yakınında Atatürk’e tereddütlü yaklaşan, Cumhuriyetimizin kurucu ideolojisine şüphe ile bakan ve 'ikinci cumhuriyetçi' STK’larda görev almış birisini tutmaya devam ediyordu. Son olarak uyarı niteliğinde elektronik posta gönderdim, endişelerimi anlattım ve eğer düzelme olmaz ise yolumu ayıracağımı söyledim. Yanıt yok ve sessizlik. Artık yapabileceğim tek şey kalmıştı. Sayın Emine Ülker Tarhan etrafındaki kuşatmayı yarabilecek liderliği gösterememişti. Bu nedenle Anadolu Partisi’ndeki görevlerimden istifa ediyorum. Bana inan insanları daha fazla hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum."

İŞTE O AÇIKLAMANIN TAMAMI...

Sevgili Yurtseverler,

Ülkemiz hızla bölünmeye, parçalanmaya ve Ortaçağ karanlığına doğru sürüklenirken, ana muhalefet partisi CHP operasyon nedeniyle YCHP haline gelerek AKP’ye koltuk değneği görevine soyunduğundan halkın umudu olabilecek yeni bir siyasi harekete olan ihtiyaç çok fazlaydı. İşte bu nedenle Sayın Emine Ülker Tarhan’ın davetini kabul ettim ve Anadolu Partisi’nin kurucusu oldum.

Kuruluşla birlikte Anadolu Partisi’ne karşı ilgi, alaka ve teveccüh çok fazlaydı. Örgütte görev almak ve partiye üye olmak için adeta yarış vardı. Ama başından itibaren iyi gitmeyen şeyler oluyordu. 

Partinin programını yüzeysel bulmuş ve beğenmemiştim. Hemen üzerinde çalışarak düzeltmeler yaptım, ülkemiz için hayati öneme haiz yeni başlıklar ve maddeler ilave ettim ve gönderdim. Ama neredeyse hiçbiri parti programına dahil edilmedi. Zaman baskısı nedeniyle hata yapıldığını düşünerek pişmiş aşa su katmamak için sonra düzeltiriz umuduyla sustum. “Güneydoğu’da feodalizmin tüm kalıntıları temizlenecek ve toprak reformu yapılacak” gibi girişimlerim yok sayılmış ve programa ithal edilmemişti.
En başından itibaren bana karşı örtülü bir savaş, baskılama ve sıradanlaştırma vardı. Vitrinden kalıp Atatürkçü, Millici ve Ulusalcı oylar için cazibe merkezi olmaya devam etmeliydim ama yönetimde etkin olmamalıydım. İsmim daha fazla parlamasın diye örgüte haber gönderiyorlardı “konferans için çağırmayın yazılarını dağıtmayın” diye

Sayın Tarhan parayı da bulan dar bir çevre tarafından kuşatma altındaydı. Bu yakın çevrenin en önemli özelliği partiyi merkez sağ yapma gayretiydi. Ne yazık ki, karşı devrim sürecinin en önemli kilometre taşı olan Turgut Özal bazılarının ilahıydı. 
Genel Merkez, halk, il ve ilçe örgütleri için erişilebilir ve ulaşılabilir değildi. Örgütsel sorunlara çare üretmemek moral ve motivasyonu düşürüyor ve giderek halkın ilgisini azaltıyordu. Ama bu konuda farkındalık yoktu.

Diğer taraftan emperyalizmin süpürgesi işbirlikçileri vasıtası ile Anadolu Partisi’nin kovasının içindeydi. Tekmeler, dışarı atar temizleyebilirdik ama istenmedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “faşist” ve “diktatör” dediğim için hapis istemi ile yargılanıyordum. Sayın Tarhan ve Anadolu Partisi bu konuda bir açıklama yapmadı. Erdoğan ile benim kişisel bir husumetim yoktu. Sorun demokrasi, ifade özgürlüğü, faşizme ve diktatörlüğe direniyor olmamdı! Anadolu Partisi bu konuda kurumsal açıklama yapmayacaktı da, hangi konuda yapacaktı! Sanırım sorun yine Sayın Tarhan’ın kuşatıldığı yakın çevresinin Türker Ertürk’ün ismi fazla parlar endişesiydi.

Halk arasında “hırsızlık yolsuzluk” oylaması olarak bilinen Meclis oturumuna Genel Başkan Tarhan’ın katılmaması tansiyon bile olsa kabul edilemezdi. Destek veren kitlelerde büyük bir düş kırıklığı yarattı.
Divan toplantılarında siyaset ve ülke sorunları dışında ama her şey konuşuluyordu. Türkiye, tarihinde hiç karşılaşmadığı kadar büyük sorunlarla baş başaydı ve yaşamsal olarak tehdit altındaydı. Halka umut olabilmek için radikal söylemlere ihtiyaç vardı. Çiçek, böcek söylemleri ve çevreci yaklaşımlarla halkta umut yaratılamaz, gerekli güç toplanamaz ve sorunlar çözülemezdi.

Bu sorunları ve yapılması gerekenleri Sayın Tarhan ile çok konuştum. Her seferinde tamam diyor, anlıyor gibi gözüküyor ama iş eyleme dökülmüyordu. Çok çok yakınında Atatürk’e tereddütlü yaklaşan, Cumhuriyetimizin kurucu ideolojisine şüphe ile bakan ve “ikinci cumhuriyetçi” STK’larda görev almış birisini tutmaya devam ediyordu. Son olarak uyarı niteliğinde elektronik posta gönderdim, endişelerimi anlattım ve eğer düzelme olmaz ise yolumu ayıracağımı söyledim. Yanıt yok ve sessizlik. Artık yapabileceğim tek şey kalmıştı.

Sayın Emine Ülker Tarhan etrafındaki kuşatmayı yarabilecek liderliği gösterememişti. Bu nedenle Anadolu Partisi’ndeki görevlerimden istifa ediyorum. Bana inan insanları daha fazla hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.

Kötü giden tarihsel süreci emperyalizmi yenerek tersine çeviren ve Türkün direnme gücünü tüm dünya gösteren Çanakkale Deniz Zaferi’nin 100. Yılını idrak ettiğimiz bu günden aldığım güçle mücadeleme hiç duraksamadan kaldığım yerden aynen devam edeceğim.
Ya İstiklal Ya Ölüm, Tam Bağımsız Türkiye,
Saygılar sunarım.

Türker Ertürk

    :

    :

    :

    :

    "Anadolu Partisi'nde şok istifa!" hakkında Tweetler

    DİĞER POLİTİKA HABERLERİ