Selahattin Demirtaş, Washington merkezli Ortadoğu Enstitüsü’nün (Middle East Institute) düzenlediği 6. Türkiye Konferansı'nda açıklamalarda bulundu.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Erdoğan, Dolmabahçe’deki fotoğrafın yanlış olduğunu, kabul etmediğini belirtti. Kendisinin haberinin olmadığını iddia etti, ki her detayından haberi vardı. Koltukların dizilişinden dahi haberi vardı. O kadar detay biliyordu" dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Washington merkezli Ortadoğu Enstitüsü’nün (Middle East Institute) düzenlediği 6. Türkiye Konferansı'nda konuştu.
Özellikle basın üzerinde ciddi bir baskının olduğunu söyleyen Demirtaş şöyle konuştu:
Bizim ile ilgili haber yapmak bile neredeyse suç haline geldi. Bazı gazetecilere 'Selahattin Demirtaş ile röportaj yapmak' diye suçlama yöneltildi. Bu şu anda savcılığın tutanaklarında var. Cumhurbaşkanı ve Başbakan çok açık şekilde isim vererek medya gruplarını tehdit etti. Devletin kamusal kanalı, bütün kanalları ile birlikte tamamı AKP’nin propagandasını yaptı. Hiçbir muhalefet lideri veya muhalefet üyesi kampanya boyunca asla devlet kanalına çıkarılmadı. 136 saat cumhurbaşkanına hizmet etti. Biz sadece 16 dakika yer alabildik.
HDP’nin hiçbir şekilde kendini anlatma fırsatı bulamadığını ifade eden Demirtaş, "1 Kasım seçimine giderken genel merkezimiz dahil olmak üzere 400 parti binamız ve işyeri yakıldı. Böyle bir ortamda biz seçime gittik ve yüzde 11 aldık. Ben bunu 'halkın mucizesi' olarak tanımlıyorum. Muazzam bir başarıydı ve böyle bir ortamda alınabilecek en iyi oyu aldık" dedi.
"DOLMABAHÇE'DEKİ KOLTUKLARIN DİZİLİŞİNDEN DAHİ HABERİ VARDI"
Çözüm süreciyle ilgili de konuşan Demirtaş şöyle devam etti:
Erdoğan, Dolmabahçe’deki fotoğrafın yanlış olduğunu, kabul etmediğini belirtti. Kendisinin haberinin olmadığını iddia etti, ki her detayından haberi vardı. Koltukların dizilişinden dahi haberi vardı. O kadar detay biliyordu. Geriye dönüp çözüm sürecini kim bitirdi tartışmalarını anlayamıyorum. Bundan daha net ‘Çözüm süreci bitti’ diyen hiç kimse olmadı. Neyi tartışıyoruz tam olarak. Bizde derler ya 'söz ağızdan bir defa çıkar.' Hak ve özgürlükler, bireylerin hakkı, toplumun hakkı ya da halkların hakkı hiçbir konuda pazarlık mevzusu edilemez. Bu çok net. Bunu tartışmaya açmak bile büyük bir ilkesizlik olur. İkincisi sayın Erdoğan’ın ya da AKP’nin Türkiye’ye teklif ettiği bir başkanlık sistemi ya da başkanlık modeli yoktur. Onların teklifi tümüyle tek adam sistemidir. Bir tür anayasal monarşidir, diktatörlüktür. Ama asla bir başkanlık modeli değildir.
Demirtaş, "Eğer Obama’nın danışmanı olsaydınız ne derdiniz?" şeklinde bir soru üzerine, “İşler bildiğiniz gibi değil derdim” cevabını verdi. Demirtaş şunları söyledi:
"O topraklarda durum başka olabilir. Bu burada raporlara yansıyana kadar başka şeye dönüşmüş olabilir. Orada büyük acılar var, gerçek olan bu. Büyük bir yıkım var, gerçek olan bu. O toprakların sahipleri olan halklar var, gerçek olan bu. Bizler gerçekten barış istiyorsak, istikrar istiyorsak oradaki bütün halkların iradesine saygı duymalıyız"
Kaynak: haber.sol.org.tr