Tayyip Düşmanı

8 Temmuz 2016 - 06:30
Türkiye’deki Onur Yürüyüşünün engellenmesinin ardından Başbakan Trudeau’nun saf tutarak dünya gündeminde yer bulduğu Toronto Onur Yürüyüşüne katılmak üzere Kanada’ya geldim. Şehrin dört bir yanında dalgalanan gökkuşağı bayrağından, mağazaların vitrinlerini süsleyen altı renkli sembolden, sokaklarda renkli kıyafetlerle gezen destekçilerden bahsetmeyeceğim bile... Yine de ülkenin en büyük bankalarının logolarını değiştirerek gökkuşağı rengine boyamış olmasına şaşırdığımı itiraf edebilirim.
 
Aslında bu yazıyı İstanbul ve Toronto’daki onur yürüyüşlerine değinebilmek için yazacaktım; ancak burada geçirdiğim on günü aşkın sürede odağı değiştirmeye karar verdim. Zira LGBT kutlamalarını yasaklatıp Bülent Ersoy’la iftar eden Muhteremin karnavala katılan Trudeau ile kıyaslanmasından daha can alıcı konu başlıklarımız olduğu malum.
 
Memleketime biraz dışarıdan baktığımda, aslında içindeyken rahatlıkla görüp de artık kanıksar hale geldiğimiz bir gerçekle yeniden yüzleşme fırsatım oldu. Türkiye’deki devlet umurunu ve kurumsal hafızayı yok eden Muhterem, memleketin sistemsizlikle idare edilmesine meydan açtı. On beş yıla yakın süredir altyapıyı değiştirmek için emek sarf edildikten sonra artık üstyapıda da sistemsizlik (yani aslen hukuksuzluk) bir örüntü halinde damarlarımıza nüfuz eder oldu.
 
Hepimiz biliyoruz ki Muhteremin görev süresi, gücü, kullanışlılığı ya da akli melekesi sona erdiğinde ortada bir ideoloji kalmayacak. Memleketim, içeriğini bilmediğimiz bir ajandanın gündem maddelerini hayata geçirmekle meşgul ve kendinden bağımsız bir ideolojisi olmayan bir tek adam otoritesiyle yönetiliyor. Her fani gibi bir gün son yolculuğuna uğurlandığında, Muhteremden geriye bir ideal ya da bir sistem öngörüsü kalmayacağını biliyoruz.
 
Tam da bu noktada, muhaliflerin uyanık olması gereken konunun, Muhtereme düşmanlık besleyip her hareketi bu düşmanlık ve karşıtlıkla açıklama tuzağı olduğunu düşünüyorum. Muhalifi olunan şey aslında bir ideoloji değil de bir kişinin akil olup olmadığı bile meçhul olan hizmet ajandasıysa, bu kişiye düşmanlık besleyerek aydınlığa erişemeyiz. Hatta bu tuzağa düşersek, dayanağı olmayan bir dönemi, dayanağı olmayan içi boş bir muhalefetle eleştirmiş olmaktan öteye gidemez; attığımız her adımı salt Muhtereme tezat olsun diye atarak kendi topuğumuza sıkmış oluruz.
 
Bunları yazarken Saddam Hüseyin’in heykelini balyozla deviren Iraklının BBC’ye verdiği röportaja denk gelmiş olmayı rastlantı saymıyorum: Bir Saddam’ı indirdik, yerine bin Saddam çıktı. Elimde olsa o heykeli yeniden dikerdim.”
 
İllallah dedirten her baskıcı liderin ölümlü olduğunu unutmayalım. Muhalefetimiz kişiye değil, yerine gelenin gideni aratacağı örüntülerdeki ideolojiye karşı hazırlıklı olmalı. Tayyip düşmanı olup da memleketi aydınlığa eriştiremeyeceğimizi kabullenebilirsek sorun’un tek adam açlığımızdan kaynak bulduğuyla yüzleşip belki merhem üretebiliriz.

    :

    :

    :

    :

    "Tayyip Düşmanı" hakkında Tweetler
    YAZARIN DİĞER YAZILARI
    https://twitter.com/KarsiGazete