İç talebi kısıtlayıcı bankacılık tedbirlerinin yürürlüğe girdiği tarihten bu yana kredi kartı harcamasında yüzde 9.5 azalma olurken, ihtiyaç kredileri hacmi yüzde 81 arttı
Hükümet, Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarından biri olan cari açığı azaltmak ve tüketimi kısmak için bir kısım tedbirleri hayata geçirdi. Bunların başında da kredi kartında taksit ve kredilerde vade kısıtlaması geliyor. Tüketimi artırmak için hükümetin bu düzenlemelerde ‘esnemeye’ gidecek olması ise tartışmalara neden oldu.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre, tedbirlerin yürürlüğe girdiği 1 Şubat 2014’ten itibaren 4 Eylül 2015’e kadar geçen yaklaşık 2 yıllık süreçte kredi kartıyla yapılan alışverişlerde düşüş görülürken, tüketiciler bunu ihtiyaç kredileriyle ikâme etmeye çalıştı. Bu süreçte, alışverişte taksit sınırı ile birlikte kredi kartı harcamalarında yüzde 9.5 gerçekleşen sınırlı azalışa karşın bankalarca kullandırılan ihtiyaç kredileri hacminde yüzde 81’lik artış oluştu.
TAKİPTEKİ KREDİ HIZLI ARTTI
BDDK verilerine göre, bankalar tarafından kullandırılan ihtiyaç kredisi Ocak 2014’te 86.7 milyar lirayken, bu rakam 4 Eylül 2015’te 156.8 milyar liraya yükseldi. Bireysel kredi kartı hacmi ise aynı tarihler arasında 84.1 milyar liradan 76 milyar liraya indi. Takipteki tüketici kredileri ve kredi kartları ise 18 ayda yüzde 54.5 oranında artarak 15.6 milyar lirayı buldu. Düzenleme öncesinde bireysel kredilerin önemli bir bölümünün vadesinin 36 ayın üzerinde olması; düzenleme sonrası taksit sayısına sınırlama getirilmesiyle taksit tutarlarının artması takibe dönüşen kredi oranlarının da artmasına yol açtı.
En son açıklanan Haziran 2015 Bankacılık Genel Görünüm Raporu’nun verilerine göre, takipteki kredilerin brüt tutarı 42 milyar TL olurken, bunun 15.6 milyar TL’lik kısmını takipteki tüketici kredisi ve kredi kartları oluşturdu. 1 Şubat 2014’den bu yana takibe giren bireysel kredi kartları hacmi 4.9 milyar Liradan 6.4 milyar liraya çıktı. Takipteki tüketici kredilerinde ise aynı tarihler arasında hacim 5.1 milyar liradan 9.1 milyar liraya ulaştı. Ancak, bu tutarlara bankaların aktiflerinden silinen ve satılan krediler dahil değil.
REFORMLARLA SORUN ÇÖZÜLÜR
Bankacılık sektörünün takipteki kredi oranı yaklaşık yüzde 2.89 seviyesinde bulunduğunu belirten Gedik Yatırım Bankacılık Analist Erol Gürcan, aktiflerden silinen ve satılan kredileri hesap kattığımızda bu oranın yaklaşık yüzde 1.8 daha arttığını kaydetti. Gürcan,
“Bireysel kredi kartları da dahil tüketici kredilerinin takibe dönüşüm oranı ise yüzde 3.84 olarak gerçekleşti. Bu oran 2014’de yüzde 3.38’di” diye konuştu.
Özellikle dar-orta gelire sahip önemli bir kesimin gelir yetersizliği nedeniyle ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kredi kartına başvurduğunu aktaran Gürcan, “Kartı borcu belirli seviyenin üzerine çıktığında bunu ödemek için bireysel krediye başvuruluyor. Yani, borcu borçla kapatılıyor” ifadelerini kullandı.
Kredi kartı taksitleri ve bireysel kredi vadelerinde yapılabilecek esnetmenin, dar ve orta gelir grubu açısından geçici ve sınırlı bir rahatlama sağlayabileceğini kaydeden Gürcan,
“Sorunu çözmek için gelirin yani ekonomik büyümenin artması gerekmektedir. Bu da ancak yapısal reformlarla sağlanabilecektir” dedi.
EKONOMİ BÜYÜRKEN HALK ZENGİNLEŞMELİ
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, vatandaşın gelirini değil borcunun artırarak ekonomiyi büyütmenin ekonomiyi şişirmekten başka bir şey olmadığını kaydetti. Öztrak, “Bunu geçmişte gördük. Aynı stratejiye dönmek aslında ‘ben ekonomiyi büyütmek için borçlanmaktan başka, sıcak paradan başka bir yol bilmiyorum’ demek olur. Tüm vatandaşların büyüme sürecinde olması gerekir. Sosyal devletin önemi burada ortaya çıkıyor. Ama vatandaşı borca batır, ekonomiyi şişir, patlarsa da duruma bakarsın. Bu son dereceğ kısa vadeli yaklaşım” dedi.
UZUN VADELİ KREDİ İMKANLARI SINIRLI
Turkish Bank Yönetim Kurulu Danışmanı Tuğrul Belli, kredi kartı taksitinde esnemenin Finansal İstikrar Komitesi’nde gündeme gelmesini ilginç olarak değerlendirdi. Belli, Belli,
“Çünkü, vade sınırının uzatılması yoluyla tüketici kredilerinin artırılması belki bir parça ekonomik aktiviteyi canlandırır ama bugünkü konjonktürde finansal istikrarı artırır mı, yoksa azaltır mı, çok emin değilim doğrusu. Bankaların genel olarak kredi vermek ve özellikle de uzun vadeli tüketici kredisi vermek konusunda imkanları sınırlı olabilir” şeklinde konuştu.
Kaynak: Sözcü