Büyük bir patlama sesi…Kente yüksek bir yerden bakan apartmandan balkona doğru aceleyle çıkan insanlar…Derin bir sessizlik…
Birkaç saniye sonra göğe yükselen duman bulutu…Duman bulutunu izleyen siren sesleri…
Ankara, beş ayda üçüncü kez bombalı saldırı dehşeti yaşadı. Kısa bir süre sonra da patlamanın yaşandığı yerin Güvenpark civarı olduğu anlaşıldı.
Ankara'nın Taksim Meydanı gibidir Kızılay ve Güvenpark çevresi.
Hemen arkasında Dikmen, Hoşdere, Ayrancı, Balgat gibi büyük semtlere ulaşmaya çalışan insanların kullandığı minibüslerin durakları vardır.
Metro istasyonuna girip çıkan insanlar, otobüslerini bekleyenler, büyük bir alışveriş merkezi, dükkânlar, yolun karşısında sürekli kalabalık olan Yüksel Caddesi...
Kızılay'daki saldırıdan kısa süre sonra olay yeri kordon altına alınmıştı.
Bölgeye derin bir sessizlik hâkimdi. Bir de karanlık...
Aynı karanlık ve sessizlik birkaç kilometre uzaktaki Numune Hastanesi'nin önünde de vardı.
"YIKARIM MEMLEKETİ BAŞINIZA"
Bir haber için bekleyenler, fısıltıyla konuşanlar, sessizliği bir anda yırtan çığlıklar...
Doğan Aşık çıkıyor hastaneden. Yüzünde, alnında ve çenesinde sargı var. Gazeteciler çevresini sarıyor, anlatıyor.
"Siyah, çok eski bir arabaydı" diyor ve ekliyor:
"Bir anda çarptı ve patladı."
Arabanın ters yönden geldiğini söylüyor yaralı genç.
Ankara'yı bilenler için bir arabanın o sürekli trafiğin yoğun bulvarda ters yönden gelmesi çok gerçekçi görünmüyor.
Çevreden birileri "Belki şoktan anlamamış olabilir" diyor. Bir başkası da "İki otobüsün arasına girip patlatmışlar" diye duyduklarını aktarıyor.
Bir anda bir kadının çığlıkları yükseliyor. Öfkesi büyük..."Oğlumun tırnağına zarar gelirse, yıkarım memleketi başınıza" diye bağırıyor.
Ülkeyi yönetenlere tepkili:
"OTURMASINLAR O KOLTUKTA"
Yakınları sakinleştirmeye çalışıyor. Uzaklaştırıyorlar anneyi.
Orta yaşlarında, sigara üstüne sigara yakan bir kişiye yaklaşıyorum.
Ablasının kocasını, eniştesini arıyor:
"Hastanelere dağıldık, hepsini gezdik, haber yok."
Eniştesi 45 yaşında. Çay ocağında çalışıyormuş. Akköprü semtinde yaşlı annesini ziyarete gitmiş. Dönüşte otobüs değiştirmek için Güvenpark'ın önünde tam patlamanın olduğu yerdeymiş.
Yakınlarını arayanlar hastanede
"Nasıl öğrendiğiniz?" diye sordum. Aramış ailesini, "Ben duraktayım, geliyorum" demiş.
Patlamadan 5-10 dakika önce…
"Sonra aradık" diyor, "Önce çaldı çaldı, açan olmadı. Şimdi de çalmıyor, kapalı."
Cümle bitmişti ki, hemen yanımda bir kadının sesini duydum:
"Deme, deme Allahını seversen deme…"
Sonra sessizliği bölen çığlıklar, ağıtlar...Yakınlardan bir diğeri geliyor, sakinleştirmeye çalışıyor kadını.
"Abla" diyor, "Yanlış isim, isim benzerliği abla, Adli Tıp'a gideceğiz."
Bir anda sedye ve hasta bakıcılar görünüyor, kadını yatırıyorlar, sakinleştirmek için götürülüyorlar. "Yanlış isimdi" diyen kişi ailenin diğer bireylerini ikna etmeye çalışıyor.
Daha adamın cümlesi bitmeden bu kez diğer yanımda, hastanenin bahçe duvarına yaslanmış bir kadının çevresinde bir küme oluşuyor.
Fısıldaşmalar var. Sonra da bir çığlık yükseliyor:
"Oy kardaşım oy, anamın oğluydun."
Her çığlıktan sonra çevreden hıçkırıklar yükseliyor.
Kimileri ellerini dudaklarına götürüp ağlamamak için kendisini tutmaya çalışıyor.
Sessiz bekleyiş sürüyor. Ankara yine bir yas gününe hazırlanıyor…
Kaynak: BBCTürkçe