Suudi Arabistan ve Türkiye'nin, kuzey Halep'teki yenilginin ardından kendi kontrollerindeki cihatçılara uçaksavar füzeleri verebileceği konuşulurken, bir diğer seçenek olarak da Lübnan'da yeni bir "cephe" açma niyetlerinin olduğu iddia ediliyor.
Suriye ordusunun Halep'in kuzeyinde cihatçıların ana ikmal hattını kesmesi ve YPG'nin de Azez'e doğru hamle yapması, Suudi Arabistan ile Türkiye'yi zor durumda braktı.
Washington Institute'tan Fabrice Balanche, Halep'in Suriye'deki satrancın merkezi haline geldiğini belirterek, bölgedeki muharebenin boyutunun görece küçük olmasına rağmen etkisinin büyük olacağını vurguladı.
Nubbul ve Zehra kuşatması boyunca, YPG'nin Afrin üzerinden bölgeye gıda ikmali sağladığı, bunun karşılığında da Suriye ordusunun Halep-Şeyh Maksud'da cihatçıların mahalleye saldırısını engellediğini söyleyen Balanche, bu "pasif" işbirliğinin Azez koridorunda "aktif" işbirliğine dönüştüğünü ileri sürdü.
Yazara göre, Suriye ordusu ve müttefikleri, kuzeyde Azez'e doğru ilerlemek yerine kendi pozisyonunu güçlendirmeyi hedefliyor. YPG'nin Azez operasyonunun da bu sayede başladığını belirtiyor. Ordunun ve Kürtlerin hedefinin Türkiye sınırını cihatçılara tamamen kapatmak olduğunu söyleyen yazar, bu durumda Türkiye'nin Esad karşıtı güçlerle temasının kesileceğine dikkat çekiyor. Bu durumda Suudi Arabistan ve Katar'ın pasif kalamayacağını savunan yazar, bu ikilinin geçen seneki Fetih Ordusu'na benzer bir çatı örgütü yaratıp cihatçılara uçaksavar füzeleri gönderebileceğini yazdı.
HEDEF LÜBNAN MI?
Ancak daha önemli iddia, Suudi Arabistan ve Türkiye'nin, Lübnan'ın kuzeyindeki Selefi gruplar ve Suriyeli mültecileri silahlandırarak burada yeni bir cephe açabileceği.
Bu durumda Suriye'de Tartus'un ve Humusun tehlikeye gireceği, ayrıca Şam'a giden ana yolun da güvensiz hale geleceği belirtiliyor. Bir başka sonuç ise, Hizbullah'ın hırpalanması ve Suriye ile temasının kesilmesi.
Bu tip bir operasyonun hedeflerinden birisi de, Lübnan ile Suriye arasındaki ikmal hattının kesilmesi olacaktır.
Peki "karanlık ikili"nin bu tip bir operasyona girişmesi mümkün mü?
Lübnan'ın kuzeyi denince akla Ersal ve Baalbek geliyor. Bu bölge, Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) ile El Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi'nin faaliyetlerini yoğunlaştırdıkları alanlar.
SEÇİMLER VE SUUDİLER
Lübnan ordusu Ersal'de Nusra'ya karşı operasyonlarını sürdürürken, iki örgüt arasındaki "iç savaş" da Kalamun ve civarında sürüyor. Dahası, bölgede Hizbullah da etkili bir savunma örgütlemiş durumda.
Akla gelen diğer bölge, Trablusşam. Bu kentteki Selefi grupların, bir süredir Suudi Arabistan'ın adamı olarak bilinen eski İç Güvenlik Kuvvetleri şefi Eşref Rifi tarafından silahlandırıldığı biliniyor.Trablusşam ayrıca, Selefi grupların kentteki Alevilere ve Hıristiyanlara yönelik saldırıları ile daha önce de gündeme gelmişti. Dün de, ordu kentte 2 bombayı etkisiz hale getirdiğini açıkladı.
Suudi Arabistan, Lübnan'daki cumhurbaşkanlığı seçimlerine de müdahale etmek için elinden geleni yapıyor. Esad'ın arkadaşı Süleyman Ferenciye'yi aday olarak öne süren Suudi destekli Gelecek Hareketi, Hizbullah'ın Mişel Aun'dan desteğini çekmemesiyle birlikte boşa düşmüştü.
Suudi destekli Gelecek, Hizbullah'ın dahil olduğu 8 Mart Bloku ile müttefik iki adayı karşı karşıya getirerek ittifakı bölmeye çalışmıştı.Ancak 14 Mart'çıların müttefiki Samir Cece'nin geçen ay Aun'a desteğini açıklamasıyla birlikte, Suudi yanlıları büyük bir darbe almıştı.
Lübnan'daki mezhepsel/dini temelli "konfesyonalist" sistem gereği, cumhurbaşkanı bir Maruni olmak zorunda.
Kaynak: haber.sol.org