'Türk medyası, en kötü dönemini yaşıyor'

5 Nisan 2014 Cumartesi 11:19

Geçtiğimiz ay Avrupa Basın Ödülü’nü alan gazeteci Yavuz Baydar, Türk medyasının, tarihin en kötü dönemini yaşadığını söyledi.

"BOĞAZIMA BİR DÜĞÜM YAPIŞTI"

Yavuz Baydar, dijital yaşam dergisi MARS Tab’ın Nisan sayısında yayınlanan söyleşide, medya sektörünün DNA’sının ve genetik yapısının bozulduğunu dile getirdi. Bu sebepten dolayı, kendisine verilen Avrupa Basın Ödülü’nü alırken çok ciddi bir burukluk yaşadığını dile getiren Baydar, “Boğazıma bir düğüm yapıştı. Çünkü ben bu ödülü sevinçle, gururla almak isterdim.” dedi.

Özgür medyanın demokrasi için vazgeçilmezliğine vurgu yapan Baydar, baskılar sonucu kapı önüne konulan gazeteciler konusunda ise “Bu gazetecilerin büyük bir kısmı ‘zehirli’ görüldükleri için başka patronlar tarafından da işe alınmıyorlar.” dedi.

"PATRONLARININ ÇIKARLARINA GÖRE HAREKET EDİYORLAR"

“Alo Fatih” ses kayıtlarının Türkiye’de kilit noktalarda bulunan gazetecilerin bırakın bu mesleğin ABC’sini, A’sını bile bilmediklerini gösterdiğini savunan Baydar şöyle konuştu: “Etrafta gördüğümüz pek çok üst düzey yönetici maalesef bu zihniyetin temsilcileri. Olmayanlar da genellikle işverenler tarafından ya da siyasi iktidarların da aracılığıyla özgürlüklerini satmaya zorlanıyorlar. Satabilenler zaten bu üst düzey noktalara gelebiliyorlar. Bir ehliyet aranmıyor. Dolayısıyla ana medyada editör pozisyonunda olanların çoğu halkın çıkarlarına göre değil; patronlarının veya siyasi iktidarların beklentilerine uygun hareket etmeyi marifet ve mesleğin gereği sanıyorlar. Bu, gazeteciliğe verilmiş en büyük zarardır. Alo Fatih kayıtlarının yayınlanmasına müteşekkiriz. Bu ilişkilerin ne derece kirlenmiş, yozlaşmış olduğunu açıkça toplumun kendisi de görmüş oldu. Bu, yolun sonu anlamına geliyor.”

"HİÇBİR ZAMAN BU KADAR ENDİŞELİ OLMAMIŞLARDI"

Medya üzerindeki baskının dayanılmaz boyutlara ulaştığını dile getiren Baydar, Türkiye’deki prestijli yabancı medya temsilcilerinin de hiçbir zaman bu kadar endişeli olmadıklarını şöyle dile getirdi: “Türkiye’de neyin ne olduğunu biliyorlar. Kimsenin kimseyi kandıramayacağı bir zamanda yaşıyoruz artık. Günümüz dünyasında kimseyi aldatamazsınız. Hiçbir zaman bu kadar endişeli olmamışlardı. Çünkü bir sektörün erozyonunu, eriyişini, DNA’sının yavaş yavaş bozuluşunu izliyorlar.”