MGK cemaati “Kırmızı Kitap”a soktu, HSYK hükümeti zora sokan hâkim ve savcıları “örgüt” suçlamasıyla tasfiye edecek.
İstanbul’daki tahliye krizinde iki hâkimin gözaltına alınıp “darbeye teşebbüs ve örgüt” suçundan tutuklanması HSYK’nin yargıya yönelik “paralel yapı” soruşturmasının önünü açtı.
Kulislerde, Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) cemaati “Kırmızı Kitap”a sokmasının da etkisiyle hükümeti zora sokan işler yapan 17-25 Aralık, MİT-TIR, İzmir Liman, Selam Tevhid gibi soruşturmaları yapan hâkim ve savcıların “örgüte” sokulup tasfiye edileceği konuşuluyor.
Bu konuda MİT’in hazırladığı listenin kullanılacağı belirtilirken, önümüzdeki dönemde çok sayıda hâkim ve savcının paralel yapının yargı ayağına dahil edileceği iddia ediliyor.
17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonları sonrası cemaati hedefine koyan hükümet, başta emniyet olmak üzere birçok kurumdaki çalışanlara yönelik tasfiye operasyonu gerçekleştirdi.
Özellikle emniyette polisler, “yasadışı dinleme” gerekçesiyle gözaltına alındı, tutuklandı. Yine TÜBİTAK’ta benzer şekilde usulsüz işe alımlar gerekçe gösterilerek çok sayıda çalışan soruşturma geçirdi.
Ancak hükümetin cemaatle mücadelesinde yargı ayağı hep sınırlı kaldı. Hükümet, yasadışı dinleme soruşturmaları ile hedefteki hâkimlerin üzerine gitti ancak istediği örgüt bağlantısını kuramadı.
Yargıda, hükümetin hedefinde olan yaklaşık 5 bin hakim ve savcı var. HSYK seçimlerinde, cemaat destekli listeye ortalama 5 bin oy çıkmıştı.
HSYK ise cemaatin yargıda bu kadar gücü olması nedeniyle tasfiyeyi nasıl gerçekleştireceği bilmecesini çözmeye çalışıyordu.
Bu konuda ilk olarak MİT listesi devreye girdi. MİT’ten gelen “cemaatçi” hakim ve savcılar listesi yoluyla onlarca hâkim ve savcının yeri değiştirildi.
Ancak bu sürgünler hükümeti rahatlatmadı. Çünkü, tahliye krizinde olduğu gibi önemsiz gibi görülen mahkemelere yapılan atamaların dahi, ileride sorun çıkarabileceği anlaşıldı.
FIRSAT OLDU
Bu noktada İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi Metin Özçelik ve 32. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Mustafa Başer’in önce açığa, ardından gözaltına alınmasına neden olan tahliye krizi, HSYK tarafından fırsata çevrildi.
HSYK kulislerinde, şüpheli avukatlarının bu iki mahkemeye yaptığı tahliye başvurusunu baştan beri bildiği, ancak özellikle tahliye kararının çıkmasının beklendiği ifade ediliyor.
Üst düzey bir HSYK yetkilisi, “Biz başından beri biliyorduk. Ancak hâkimlerin tahliye kararı verip, suçun gerçekleşmesini bekledik” ifadesini kullandı.
HSYK’ye göre, bu tahliye kararı, yargı içindeki paralel yapının en önemli göstergesi. Bu tahliye krizi ile yargı içindeki örgüt dosyasını kapağı açıldı. Bu dosya, yargıda paralel yapı iddialarıyla ilgili HSYK 3. Dairesi’nin 14 Nisan’da aldığı inceleme kapsamında şekillenecek.
DAHASI VAR
Kulislerde gözaltı dalgalarının bu iki hâkimle sınırlı kalmayacağı, 17-25 Aralık sürecinden itibaren AKP hükümetini zorda bırakan soruşturmalara imza atan hâkim ve savcıların da yargıya yönelik paralel örgüt soruşturmasına dahil edileceği konuşuluyor.
Açığa alınan 17 Aralık savcısı Celal Kara, Zekeriya Öz, 25 Aralık savcısı Muammer Akkaş, Adana’daki TIR soruşturması savcısı Aziz Takçı, polislere tahliye veren Habil Kahraman, Serdar Ergül’ün isimleri bu kapsamda geçiyor.
Bunun dışında Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk ve Odatv davalarında görev yapan savcı ve hâkimlerin de “yargıda paralel yapı” davasına ekleneceği ifade ediliyor.
Kaynak: Alican Uludağ / Cumhuriyet