Türkiye ’de her yıl yaşanan geleneksel
1 Mayıs manzaraları bu yıl da tekrarlandı. Taksim’e gitmek isteyen halka tazyikli suyla müdahale edildi, üzerlerine gaz sıkıldı ve çok sayıda kişi göz altına alındı. Ancak bir Tweet vardı ki, 1 Mayıs’ın yaşattığı mutsuzlukları bir nebze olsun unutturdu.
“Kurtuluş’taki polis saldırısından sonra bana üstündeki gömleğini çıkartıp veren güzel insan... 150 TL para çıktı cebinden!” diyordu o Tweet. Ve gömleğin sahibini bulmaya çalışıyordu.
Olay İstanbul Kurtuluş’ta, 1 Mayıs günü sabah 10 buçuk-11 sularında yaşandı. 31 yaşındaki Hasan Çağın, o anları şöyle anlatıyor; “Kurtuluş Caddesi’nde o sırada liseli çocuklar ve başka eylemciler vardı. Polis onlara su sıkıyordu. O çocukların sağlam çıkabilmesi için, onlara destek olmak için gidip, onlarla beraber TOMA’nın önüne oturduk.
Polis bir süre daha su sıktı, daha sonra gazlı su sıkmaya, gaz bombası atmaya başladı. Duman yükselmeye başlayınca, biz de kaçtık.”
Sırılsıklam haldeki Hasan Çağın, üzerindeki gömleği çıkartıp onunla paylaşan 32 yaşındaki Mehmet Emre Ülkü’yle de o sırada karşılaşmış. Çağın, önceleri Ülkü’yü sivil polis zannetmiş, bu yüzden üzerindeki gömleği almak istememiş. “Bir arkadaş yanıma geldi, deri ceketli filan birisi… Başta sivil polis sandım.
Çıkarttı, gömleğini verdi bana. Polis sandığım için önce almak istemedim. Sonra teşekkür edip aldım. Yarım saat kadar sonra bir baktım, gömleğin cebinde ıslanmış kağıtlar... 150 milyon çıktı o cepten. Bu çocuk nerden gelmiş, yol parası var mı, yok mu diye düşündüm. Bu yüzden de gömleği ona geri vermek istedim” diyor.
“NEYSE Kİ PARA YABANCIYA GİTMEDİ…”
Çağın’ın aklına hemen
“baş belası” Twitter gelmiş. “Mesajlarımı o kadar çok insan paylaştı ki, sonunda Mehmet de görmüş.”
Gömleğimi çıkartıp verdikten kısa bir süre sonra parasını cebinde unuttuğunu fark etmiş Ülkü. Olayı yanındaki bir arkadaşına anlatmış ve “Neyse ki yabancıya gitmedi” diye espri yapmışlar. O sırada Twitter’a bakmakta olan arkadaşı, Çağın’ın Tweetlerini görmüş. İkili Şişli’de buluşup çay içerek sohbet etmiş. Ülkü parayı almış ama, gömleğin Çağın’da kalması için ısrar etmiş.
“İNSAN GÖMLEĞİNİ DEĞİL HER ŞEYİNİ PAYLAŞIR!”
Ülkü, Çağın’ın ayakkabılarına varıncaya dek ıslandığını söylüyor. “Bunu devrimci dayanışma hissiyle yaptım diyebilirim. Tabii bu işin esprisi… İnsanlar her zaman birbirine yardımcı olur. Oradaki anı görseydiniz; TOMA 2 dakikadan fazla süre üzerlerinde su sıktı. Suyun basıncını ve tazyikini düşünün... Buna rağmen onlar inatla kalkmadılar. İnsan böyle birisiyle gömleğini değil her şeyini paylaşır!”
“GICIK OLDUĞUM İÇİN TAKSİM’E ÇIKMAK İSTEDİM”
Hasan Çağın, “Ben de bu ülkede yaşayan herkes gibi bazı şeylerin yanlış gittiğini ve değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Ülkede müthiş bir baskı ve korku furyası var. Bu yüzden de 1 Mayıs’ta Taksim’de olmam gerektiğini düşündüm” diyor. Ülkü ise “Gıcık olduğu için” Taksim’e gitmek istediğini söyleyerek “Çünkü bana inatla ‘1 Mayıs’ta Taksim’e çıkamazsınız’ diyenlere uyuz oldum, gıcık oldum! Ben bu memleketin bir vatandaşıyım. Bu ısrara, bu nefrete gıcık olduğum için 1 Mayıs’ta Taksim’e gitmek istedim” diyor.
“ISLANDIM BELKİ AMA GÜZEL BİR GÜNDÜ”
Çağın ıslanmış ve gazlanmış da olsa 1 Mayıs’ın kendisi için “güzel bir gün” olduğunu söylüyor: “Benim gibi Taksim’e gitmeye çalışan pek çok insan, her türlü baskıya rağmen kendi hakları için mücadele edebileceğini gördü. Tabii ki pek çok insan gözaltına alındı, yaralandı, gaz bombası yedi...
Bu açıdan 1 Mayıs kötü bir gündü. Ama yine de sokağa çıktık. İnsanlar camlardan bize limon attı, kapılarını açanlar oldu. Hatta bana gömleğini veren arkadaş gibileri de vardı orada. Ben oraya gittim, ıslandım belki, ama benim açımdan güzel bir gün oldu. Hükümet açısından daha kötü bir gündü tabii. Çünkü insanları korkutmalarına rağmen binlerce insan sokağa çıktı, haklarını aradı.”
1 Mayıs’ın pazarlık yapılacak bir gün olmadığını belirten Çağın, “1977’de 30 küsür arkadaşımız Taksim’de şehit oldu. Biz de gidip orada anma yapmak istiyoruz ve bunun pazarlığı olamaz. Ama insanlar ne yapıyor, sözüm ona vatansever ve milliyetçiler ellerinde sopalarla sokağa çıkıyor, bizi linç ediyor, hatta bıçaklıyorlar. Kameralar ya da toplumsal baskı olmasa 1 Mayıs’ta bir sürü insan ölebilirdi” diyor.
Kaynak: Radikal