İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
"Birileri laf yapar, biz iş yaparız dedik. Çünkü biz evladı fatihayız. Çünkü biz kadırgaları karadan yürüten Fatih'in torunları olarak dedik ki dedemiz Fatih kadırgaları karadan yürüttü, öyleyse biz de metroyu denizin altından yürüteceğiz dedik. Lafla peynir gemisi yürümüyor.
Şimdi İstanbul'dan başlayıp Tekirdağ’dan geçerek Edirne'ye uzanacak hızlı tren hattının alt yapı hazırlıklarını yapıyoruz.
Bugüne kadar Tekirdağ böyle hizmet gördü mü? Şimdi bir de tabi köprü ile Çanakkale geçişini yapacağız.
Bakın bu arada Trakya gelişim projesi... Duydunuz değil mi? sulamadan ağaçlandırmaya kadar pek çok alanı kapsayan 10 katrilyonluk bir yatırım. Bu proje adım adım uygulanmaya başlandı.
"TARAFSIZ OLMAYACAĞIM DEMİŞTİM"
Ben tarafsız bir cumhurbaşkanı olmayacağım demiştim, ardından da tarafımı ilan etmiştim. Ben daima milletimin tarafında olacağım demiştim. İşte şimdi de milletin tarafında bir cumhurbaşkanı olarak tüm gelişmeleri, değerlendirmeyle şöyle bir bakıyorum.
Dikkatimi çeken bazı hususlar var. Birincisi muhalefet partilerinin çoğunun benzer vaatler projeler ifade etmeleri. Anladığım kadarıyla 10 ağustos ittifakının etkisinden hala çıkamamışlar. Biliyorsunuz karşıma 14 parti koalisyonuyla çıkmışlardı. Aslında milletimiz onlara orad agayet güzel bir ders verdi. Anlaşılan mesajı da alamadılar dersi de. Şimdi eski Türkiye koalisyonunu kurmaya çalışıyorlar.
1970'lerin 90'ların Türkiye’si. Kırklareli'nde bir anne babayı izledim, yavrusuna serumu yanlış taktılar, o kızımızın kolunu kesmek durumunda kaldılar. Ve o zamanın SSK genel müdürü de işte malum. Şu anda muhalefetin başında.
Tabi ki sağlıkta büyük adımlar attık, atmaya devam ediyoruz. Gayretle koşarak inşallah daha ileri bir Türkiye'yi daha demokrat bir Türkiye'yi ihya etmenin gayreti içerisindeyiz.
"EN ÇOK OYU ASGARİ ÜCRET 5 BİN LİRA DİYEN ALACAK HERALDE"
Birisi diyor ki 1500 birisi diyor ki 1800. Birisi de diyor ki 5 bin. Herhalde oyları asgari ücret 5 bin diyen alacaktır. Siyaset dürüstlük ister. Bakın bunlar asgari ücretin ne anlama geldiğini de bilmiyor.
Yani siz o belirlenen asgari ücretin altında işçi çalıştıramazsınız, bu demektir. Ve o asgari ücret üzerinden büyük SGK primlerini vesairesini oradan ödersiniz. Ha bunun ucu açıktır, 2 bin 5 bin ne yaparsan yap ama onun altına inemezsin, bu bir koruma rakamıdır.
"KÖTÜLEME İSTİSMARI ÜZERİNDEN SEÇİM KAMPANYASI YÜRÜTÜLÜYOR"
Bu bakımdan asgari ücreti bu şekilde belirlerken, bir de bunun getirisi götürüsü var. Siz asgari ücreti kalkar da 1500-2000 ortaya koymaya yönelirseniz bir de istihdamda bu ne getirir götürür diye düşünmek zorundasınız. Sadece kötüleme istismar üzerinden maalesef seçim kampanyası yürütülüyor.
"MHP'Lİ, CHP'Lİ BAŞKANLAR BENİ KARŞILADI"
Ben şu anda Anadolu’yu dolaşıyorum, açılışlar yapıyorum. Gittiğim yerlerde de söylüyorum. Diyorum ki belediye vali buraları ziyaret etmek benim nezaket kuralımdır, yapmam gerekir. Ve tabi burada şu parti bu parti diye bir şeyi de ayırt etmiyorum. Karabük'te gittim MHP belediyesi, sağ olsun ilgi alaka gösterdiler. Çanakkale'de gittim CHP'li belediye, brifing aldım, ziyaret ettim.
Bugün Tekirdağ'da aynı şekilde. Ve son Siirt Mardin Diyarbakır buraları ziyaret ettim Batman, buralardakiler de herhalde Kandil'den talimat almışlar. Önce geleceğiz dediler ama sonra gelemediler. Tabi böyle olunca dedim ki onlar devlet protokolüne saygı göstermezse, bu nezaketi göstermezse milletin bana vermiş olduğu yetkiye ben ihanet edemem ve oraları da ziyaret edemem dedim ve gitmedim.
Eski Türkiye koalisyonu dedik. Bunun önünde ana muhalefet var, arkasında da iki tane örgüt. Biri bölücü örgüt, ötekisi paralel örgüt. Aralarında iş bölümü yapmışlar. Biri batıdaki güneydeki vatandaşlarımızı hayat biçimleri üzerinden istismar ediyor. Öteki de doğudaki Güneydoğu'daki vatandaşlarımızı tehditle sindirmeyle oy vermeye zorluyor. Paralel örgüt de hem bunlara akıl hocalığı yapıyor hem de lojistik destek sağlıyor.
Bir yanda Kandil bir yanda Pensilvanya maalesef önlerinde de ana muhalefet. Bu koalisyondan ülkemizin hayrına bir şey çıkması mümkün mü? Vaatleri ney? 8 yıllık kesintisiz eğitimi geri getirmek. Ne diyor, 1+8+4. Bu ne demek biliyor musunuz? Meslek liselerinin, imam hatiplerin orta kısmını tekrar kapatmak.
Şimdi Kayseri'de sıkıştı. Kayseri'de sıkışınca ben böyle demedim dedi. Biz zaten seni tanıyoruz. Akşam başka konuşursun, sabah başka konuşursun. Ama bunlar kayıtlarda var. Bunlar biliyorsunuz orta kısmı kapattılar.
Ben çocuğumu nereye istersem oraya gönderirim. Buna senin karışmaya hakkın yok. Verdiği cevap ne? Türkiye'nin bu kadar imama ihtiyacı yok. Bir defa mesele imam müezzin meselesi değil. Mesele istiyor ki anne baba benim evladım imam hatip okuluna giderse, her şeyiyle hem Kuranı Kerim’ini öğrensin, hem peygamberimizin hayatını öğrensin, hadis öğrensin, bunun yanında fizik kimya matematik bütün bunları da öğrensin. Ondan sonra da istediği üniversiteye imtihanı kazanabiliyorsa girsin. Bundan niye rahatsız oluyorsun? Evet hazmedemiyorlar. Sıkıntı burada.
"YAHU BEN BİR SİSTEMİ KONUŞUYORUM"
Bir şey daha konuşmaya başladı, terör örgütünün arkasında olduğu parti. Ne diyor? Diyanet'i kapatacağız diyor. Biz burada olduğumuz sürece diyor, şahsımla alakalı bu ülkede başkan olamaz diyor. Yahu ben bir sistemi konuşuyorum, şahsımı konuşmuyorum ki.
Sizler zaten cumhurbaşkanlığı seçiminde de, Çankaya'nın o dik yokuşunda kalır diyordunuz. Sonra ne oldu? Millet bizi oraya gönderdi, bu arada da Beştepe bitmiş oldu, hayırlı olsun dedik. Başbakanımızı Çankaya'ya biz Beştepe'ye gittik.
Kaynak nerede diye soruyorlar ana muhalefetteki zata, kaynak saray diyor. Çıkarıyor rakamı 50 milyar dolar. Eee? Sarayın maliyeti ne? Ben biraz da üst tonda atayım 1 milyar dolar olsun saray. E şimdi kardeşim tamam da saray oldu bitti. Sen şimdi her yıl bu sarayları nerede bulacaksın? 50 milyar diyorsun, böyle saçmalık olur mu? Biz yatırım yapıyoruz yatırım. Bu yatırım anlık değil kalıcı yatırım.
Şimdi az önce belediye başkanlığımızı ziyaret ederken, yeni belediye başkanlığı binasını yapılacağını söyledi. Buna biz kalkıp da niye yapıyorsun diyebilir miyiz ya? Aslan yattığı yerden belli olur. Bunlar şahsa değil, bugün kadir bey var, yarın başkası olabilir, bugün Erdoğan var yarın başkası olabilir. Biz faniyiz, kalıcı olan sadece Allah'tır.
"AL BİRİNİ VUR ÖTEKİNE"
Şu ifadeyi kullanıyor. Ne diyor, bak bu da çok enteresan. Bizim Kâbe'miz Taksim'dir diyor bir tanesi. Onların Kâbesi Taksim'miş. Şu hale bak. Çok enteresan. Bunları geçmişte CHP söylüyordu. Kabe Arap’ın olsun bize Çankaya yeter diyordu. Şimdi buda aynısını söylüyor. Al birini vur öbürüne.
Çıkmış Kılıçdaroğlu Kayseri'de şunu söylüyor. Ben Kenan Evren gibi Kuranı Kerim’i istismar ediyormuşum. Diyanet işleri başkanlığımız Kürtçe kuran meali yayınladı. Ben de mealini gösterdim. Bunu diyor ki istismar.
Ve ben burada diyanet işleri başkanlığımızı övüyorum. Sadece Kürtçe değil her farklı dilde meal yayınlaması aslında diyanetin başarısıdır. Fakat istismar diyor. Sayın Kılıçdaroğlu önce istismar kelimesinin ne anlama geldiğini öğren.
İstismar yaşamadığınız halde bir şeyi yaşar gibi görünmektir. Ben hamdolsun kuranla büyüdüm, kuranla yaşıyorum. Ama senin ne tür yaşamda olduğunu bilemem. Bugün de bir tane gazete, bu noktadan hareketle, bunu mezhep mensuplarına karşı bir tavır olarak saygısızlık olarak o mealde bir şeyler söylemiş.
Bunların işi gücü bu. Acaba bir yerden ne çıkartabiliriz. Ben şimdi buradan söylüyorum. Biz bu noktada eğer samimiysek dürüstsek gelelim kuran üzerinde böyle bir telaşa girmeye gerek yok Kılıçdaroğlu. Sen de gel sahip çık, saygılı ol. İstismarını yapma, biz yaşarız farkımız bu.
Cumartesi Pazar dolaştığım bu yerlerde Diyarbakır'da Batman'da Siirt'te Mardin'de Pazar günü İstanbul’da Rizeli kardeşlerimle bir araya geldim. Hepsine aynı şeyi söyledim. Bugün de yine aynı şeyi söylüyorum. Tek millet, Tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Allah aşkına muhalefet partilerinin liderlerinden böyle bir samimiyet gördünüz mü? Biz hep birlikte buradan sesleniyoruz.
Ey benim Kürt kardeşim. Bunların toplantılarında bir tane Türk bayrağı göremezsin. Çünkü bunlar bayrağımızın karşısındaki ihanet şebekeleridir. Bu kadar açık konuşuyorum. Aynı şeyi maalesef ana muhalefetin Hakkari ziyaretinde de görmüştük biliyorsunuz. Buralarda dik durmaya mecburuz.
İşte Van'da billboardlarda olanları gazetelerde gördünüz değil mi? onların belediyelerinin musluklarından kan akıyor kan. Hamdolsun bizim musluklarımızdan berrak su akıyor. Biz o Van'ki, Van'ın suyunu belediye getirmedi, talimat verdim Van'a suyu o zaman ben getirdim.
Van depreminde de kayboldular ortadan. Biz 1,5 yılda Van'ı bu hale getirdik.
Bu millet çift anahtar gösterenlere, pop müzik starı edasıyla meydanlarda dolaşanlara da itibar etmedi. Bu millet biliyor ki seçimlerde oy verdiği partiye geleceğini emanet ediyor. Biz bu milletin evelallah irfanına basiretine ferasetine her zaman güvendik güveniyoruz.
Geçtiğimiz 12 yılda bu badireleri aşmasını bildik. 7 Haziran seçimlerinde de bu milletin ferasetini göstereceğine yürekten inanıyorum. Milletimizin tercihinin yeni Türkiye'den yana olacağına yürekten inanıyorum. Tabi ki bütün bunları yaparken birliğimizi beraberliğimizi bozmayacağız.