Eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, AKP Karabük milletvekili adayları
Osman Kahveci ve
Sedat Namal ile birlikte Karabük'te seçim bürosu açılışı yaparak esnaf ziyaretlerinde bulundu.
100. yıl mahallesinde seçim bürosunun açılışını yapan
Bozdağ, HDP'nin
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim yasalarını açıkça ihlal ettiği gerekçesi ile
Yüksek Seçim Kurulu'na başvurmasını değerlendirdi.
"YSK CUMHURBAŞKANINI DENETLEYEMEZ"
İHA'nın haberine göre, Bozdağ, cumhurbaşkanının görev ve yetkileri Anayasa'da sayıldığını ve açık olduğunu belirterek, cumhurbaşkanının herhangi bir siyasi parti tarafından veya her hangi bir kişi tarafından suçlandırılamayacağını söyledi.
YSK'nın cumhurbaşkanını denetleyemeyeceğini de kaydeden Bekir Bozdağ, "Cumhurbaşkanı sadece vatana ihanet iddiasıyla ancak TBMM'nin 3'te 2 çoğunluğunun kararıyla sorumlu tutulabilir, suçlandırılabilir. Onun dışında kimsenin cumhurbaşkanını suçlamaya hakkı da yoktur, yetkisi de yoktur. YSK cumhurbaşkanını denetleyemez. Cumhurbaşkanının sözlerini, eylemlerini inceleyemez, denetleyemez. YSK'nın görevleri Anayasa'da tanımlanmıştır, kanunda tanımlanmıştır. Dolayısıyla YSK, cumhurbaşkanının eylemlerini, söylemlerini denetleme ve buna dair bir karar alma yetki ve görevi kesinlikle yoktur. Cumhurbaşkanı elbette Türkiye'nin meseleleri hakkında konuşacaktır.
Cumhurbaşkanı milletten oy alarak o makama gelmiştir. Türkiye'nin sorunları hakkında herkes konuşacak. Esnaf, çiftçi, öğretim üyesi, gazeteci konuşacak ama Cumhurbaşkanı konuşmayacak dersek doğru olmaz. Türkiye'de önemli görevlerde bulunmuş ömrünün neredeyse tamamına yakınını ülkeye hizmet yolunda geçirmiş Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye'nin meseleleri hakkında elbette konuşacaktır, konuşmalıdır. Türkiye'nin meselelerini kamuoyuyla paylaşmalıdır. Milletimizin bunu bilmesinde fayda vardır. Çünkü Türkiye'nin huzurunu, istikrarını, refahını, kalkınmasını Cumhurbaşkanı düşünmeyecek mi? Elbette düşünecektir. Siyasi partiler nasıl düşünüyorsa Cumhurbaşkanı bunları düşünmesi ve bu konudaki görüşlerini kamuoyuyla paylaşması da o kadar doğrudur, o kadar Anayasaya uygundur, o kadar da önemlidir. Kaldı ki 10 Ağustos seçimleri itibariyle Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı sembolik olmaktan da çıkmıştır. Artık Cumhurbaşkanlığı milletin aktif görev verdiği biri haline gelmiştir. Milletimiz sandıkta aktif bir görev vermiştir. Cumhurbaşkanı adayları meydanda gezerken meselelerinize sahip çıkacağım, sorunlarınızın takipçisi olacağım diye söz verdi. Ekmeleddin İhsanoğlu da ekmek için Ekmeleddin dedi. Ben aktif olacağım dedi. Eğer sembolik Cumhurbaşkanı olacaksa niye ekmek için Ekmeleddin desin. Herkes görüyor ki seçimle beraber Cumhurbaşkanlığı makamı milletin sandıkta verdiği oyla yeni bir vasfa bürünmüştür. Cumhurbaşkanı halkın seçtiği kişidir. Arkasında en güçlü siyasi destek olan aktördür.
Milletin meseleleri, talepleri hakkında yüzde 25'lik Kılıçdaroğlu'nun konuşma hakkı olacak, yüzde 13'lük Bahçeli'nin konuşma hakkı olacak ama yüzde 52 oy almış Cumhurbaşkanının konuşma hakkı olmayacak. Böyle bir şey olamaz. Cumhurbaşkanı elbette konuşacaktır. Türkiye'nin siyasetine dair eleştirileri varsa bunu da söylemesi demokrasinin gereğidir. Herkese hürriyet isteyenler Cumhurbaşkanının hürriyetini neden kısıtlamak için yarışa giriyorlar. Cumhurbaşkanı'da her kes gibi Anayasal çerçevede haklarını yetkilerini kullanacaktır. Hürriyet onun için de geçerlidir. Siyasi anlamda da diğer anlamda da ülkenin meselelerini konuşma anlamında da Cumhurbaşkanının hürriyeti vardır. Kimse bunu tehdit edemez" dedi.
"HDP TELAŞA DÜŞTÜ"
"YSK'ya yapılan başvurunun HDP'nin telaşa düştüğünü gösteriyor" diyen Bozdağ, şunları söyledi:
"HDP uluslararası bir projenin sonucu olarak ikna edilip parti olarak seçime girme kararı aldı. İçerde de ciddi destekleri var. Ama o destekler HDP'yi barajı geçirmeye yetmeyecektir. Kürt vatandaşlarımız Türkiye'de Kürtlere ilişkin yapılan değişiklikler, düzenlemelerle nasıl bir olumlu havanın oluştuğunu en yakın onlar biliyorlar. Türkiye'nin Demokrasisi'nin, hukukunun güçlenmesiyle, özgürlük alanının genişlemesiyle ret ve inkar politikalarının ortadan kaldırılmasıyla nasıl bir rahatlamanın meydana geldiğini en iyi onlar görüyorlar. Zannedersem HDP beklediği oyları alamayacağını görünce sayın Cumhurbaşkanı'na ve AK Parti'ye Kürt vatandaşlarımızın sevgi ve saygısını görünce rahatsız olmuştur. Niye rahatsız olunuyor? Seni seven olduğu gibi elbette Cumhurbaşkanımızı seven, sayan da olacaktır. Seni sevenlere biz bir şey diyor muyuz? Demiyoruz. O zaman sende Kürtlerin kimi seveceğine karar verme, karışma. Erdoğan'ı seviyorlarsa onunla beraber olacaklar. Herkes sevdiğiyle beraberdir. Esasında şu da yanlış; Cumhurbaşkanımız sonuçta siyasetin içerisinden gelen biri, AK Parti'yi kuran birisi. Şimdi herkes sembolik olsun dediğinde fikirleri yok mu oluyor. Olmuyor, elbette onun kanaatleri görüşleri olacaktır. Onlarda varlığını sürdürecektir."