İBB Şehir Tiyatrolarından istifa edeceğini açıklayan Yazıcıoğlu, yerine gelecek kişi için, "Benim kadar iddialı, ısrarlı biri gelemeyecek" dedi
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları (İBBŞT) Genel Sanat Yönetmenliği’nden ‘Tiyatroyu tiyatrocular yönetir' ilkesini kabul ettiremediği gerekçesiyle aralık ayı sonunda ekibiyle birlikte istifa edeceğini duyuran Erhan Yazıcıoğlu kendisinden boşalan koltuğa gelecek kişi için, “Benim kadar iddialı, ısrarlı biri gelemeyecek, yumuşak geçiş yapılacak, daha az konuşan, medyatik olmayan bir arkadaş gelecek” dedi.
İstifasının nedenlerinden biri olarak da hastalığını gösteren Yazıcıoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın istifasıyla ilgili hiçbir şey söylemediğini ifade ederek, “Sağlığımdan oldum, geçmiş olsun bile demiyor” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisine 10 dakika ayırması durumunda, “Tiyatroyu tiyatrocular yönetir” ilkesi konusunda ikna edebileceğini iddia etti. Cumhuriyet’e konuşan Yazıcıoğlu, Erdoğan’a şöyle seslendi: “Kasımpaşalı, Yedikuleli’ye kulak ver, tiyatroya sahip çık. Sanat öksüz değil. Eğer sen bu ülkenin babasıysan sanat da senin çocuklarından biriyse gel 10 dakikanı ayır bize.
Cumhuriyet’ten Ceren Çıplak’a konuşan Erhan Yazıcıoğlu röportajı şöyle:
- İstifanız kabul edildi mi?
İstifamı verdim, ancak belediye yönetimince hâlâ kabul edilmedi, neden bu kadar medyaya yakınsın diye yakınma var. Bütün ünümü, şöhretimi bu tiyatronun lehine kullandım. Medyaya yakın olmamı zarar olarak görüyorlar.
Konuşmayacaksın diyorlar. Bundan böyle benimle konuşmayacaksınız yasak! Gerçekleri duyunca rahatsız oluyarlar tabii ki. Olan oldu silahlar çekildi, gidiyorum da. Herkes bir sıkışık vaziyette, belediye yönetimi, bürokratlar çok rahatsızlar. Madem öyle emeklilik dilekçemi de vereyim dedim ve bugün emeklilik dilekçemi de veriyorum.
- Tiyatronun bürokratlar tarafından değil de tiyatrocular tarafından yönetilmesi meselesi neden çözülemiyor?
Bilmiyorum. Ben burada dördüncü adamım. Tamam, birinci adam muamelesi yaptılar ancak genel sanat yönetmeninin resmi olarak birinci adam olması gerekiyor.
Tiyatroyu tiyatrocular yönetmelidir. Benim bu konudaki ısrarcılığım ortaya çıkana kadar birinci adam oldum resmi olmasa da....
- İlk üç isim kim?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş adına Genel Sekreter Yardımcısı Hüseyin Eren, İBB Kültür Daire Başkanı Abdurrahman Şen, Şehir Tiyatroları Müdürü Salih Efiloğlu sonra ben. Böyle yönetmelik olabilir mi? Böyle olunca ben nasıl özgür davranabilirim tiyatro adına!
- Yerinize gelecek olan kişi belli mi?
Benim kadar iddialı, ısrarlı biri gelemeyecek, yumuşak geçiş yapılacak, daha az konuşan, medyatik olmayan bir arkadaş gelecek. Aslında benden sonra kim gelecek, ne olacak, gençlerimize ne bırakıyoruz, bilmiyorum. Tamam bizim gençlerimiz de rahat durmuyor, ama ben koskoca adamlarafırça atamam ki. Yaptıkları işe bakıyorum. İşlerinde disiplinliler. Onların özel fikirlerini denetleyemem ki.
- Kadir Topbaş’la yakın bir ilişkiniz vardı. İstafanız ile ilgili nasıl bir değerlendirme yapıyor?
Hiçbir şey demiyor, biliyorsunuz rahatsızım, sağlığımdan oldum, geçmiş olsun bile demiyor. Hepsi öyle. Hastalığımı bile ciddiye almadılar, neyin var demediler. Ben anlamıyorum, ne diyorum ki, haklarımızı neden vermiyorsunuz diyorum.
- Yönetmelik değişmiyor, teşvik maaşları ödenmiyor... Nedir yapmak istedikleri?
Tahmin edemiyorum. 20, 25 yıldır burada çalışanlara kadro verilmiyor. Bütün teknisyenler borç batağında ve emekli oluyorlar. Neden mi? Toplu para almak, borçları ödemek ve çocuklarını okutmak için. Şu maaşları verin dedik, ya da verin dosyayı ben gideyim Ankara’ya bile dedim.
-Bugüne dek siz ve kurumun sanatçıları tiyatroyu birinci elden yönetebilmek için büyük mücadeleler verdiniz fakat karşılık bulamadınız. Tiyatrodaki Genel Sanat Yönetmeni olarak bu son günlerinizde son bir umudunuz var mı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenmek istiyorum. Erdoğan gelsin, biraz da sanat konuşalım. Bize 10 dakikasını ayırsın. O iyi bir hatip ama ben de fena değilimdir. Herkese eşit mesafedeyiz diyorlar, bana neden eşit mesafede değilsiniz.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan’a o 10 dakikada ne dersiniz?
Kasımpaşalı, Yedikuleli’ye kulak ver, tiyatroya sahip çık. Sanat öksüz değil. Eğer sen bu ülkenin babasıysan sanat da senin çocuklarından biriyse gel 10 dakikanı ayır bize. Bir Cumhurbaşkanı olarak102 yıllık Şehir Tiyatroları’na zaman ayır, bizi dinle. Ya da davet et biz gelelim. Tiyatroyu tiyatrocular yönetirse sanat ortaya çıkar. Sanat ve kültür gençlerin tek kurtuluşudur. Ben Erdoğan’ı ikna ederim.
- Erdoğan’a “sanatçılar muhaliftir, eleştiri yapabilirler” diyebilecek misiniz?
Evet derim, buna ikna ederim.
- Kurumunuzdaki sanatçılar, Erdoğan’ı ve bugünkü iktidarı eleştirdikleri için dublaj, dizi gibi işlere artık alınamadıkları söylerken mi?
Önce tiyatro. Cumhurbaşkanı’na küfür edilmesine izin vermem. Edemezsiniz. Eleştiri yapılabilir ama küfür edilemez. Erdoğan’ın kızıyla, eşiyle ilgili göndermeler yapamazsınız. Bunu yaparsak o zaman bindiğiniz dalı keseriz.
- Peki, Erdoğan’ı eleştiren bir oyun sahneye koyabilir misiniz?
Hayır, sahneleyemem. Burası bir devlet kurumu. Devlet kurumunda Erdoğan’ı eleştiren bir oyun neden koyayım? Neden kurumu zor durumda bırakayım? Geçen sene de sormuştun, “Gezi ile ilgili oyun sahneleyebilir misiniz?” demiştin. Sahnelemem demiştim. Değişen bir şey yok. Burayı alet edemem.
- O zaman yine başa dönüyoruz. Tiyatroyu bürokratlar değil tiyatrocular yönetir diyorsunuz, ama devletin kontrolüne bırakabiliyorsunuz...
İstanbul seyircisini tahrik etmeye neden alet olayım?
Kaynak: Cumhuriyet / Ceren Çıplak