İpekçi'nin Ilıcak'a açıklamaları şöyle;

"Ben aileme çok düşkündüm. Kendi özel hayatımı da olabildiğince onun çerçevelerinde yaşamaya çalıştım ve en sonunda çok samimi arkadaşım olan Bekir'in (herkes onunla ilişkim var sanıyordu) hayır, büyük bir paravandı geçen sene bu ay da vefat etti.

HÜRREM SULTAN GİBİ OLDUM

30 yıl beraberdik ve onu saklamak için bir oyundu. Ben de tabi Hürrem Sultan gibi oldum 30 senede 40 senede... Yani entrikalar, yalanlar, dolanlara...

Bekir'in bir çocuğu oldu, aynı bahçede oturuyoruz. Torunum, dede diyor, ikincisi yolda. Ben de hayatın eksikliklerini onlarla tamamladım. Ama Bekir benim arkadaşım. 20 yaş küçüktür benden ben ona büyük oğlum diyorum. Çocuk ruhludur, çok iyi bir arkadaşımdır.

Asıl hayat arkadaşımı 30 yıl sonra geçen sene Kasım'ın 12'si yada 13'ünde kaybettim. İsmini gizli tuttum. Vefat etmesinin ertesi günü bütün beraber olduğumuz fotoğrafları yaktım. 1 tanesini sakladım onu da banka kasasına koydum.

O DA EVLİYDİ

O da evliydi. Beraberliğimizin 14. senesinde evlendi zorla. Geçen sene vefat ettiğinde 58 yaşındaydı. Yani benden 6-7 yaş büyük. Mecbur kaldığı için evlendi. Benim bırakma nedenim çocukları oldu. İki tane çocuğu oldu. 6'da bana gelip gece 12'de eve gidiyordu.

BIÇAK GİBİ KESTİM

Bir gün bana geldi. Beraberliğimiz devam ediyordu, kızı geldi sarılıp 'baba bu gece de geç mi geleceksin' dedi. Ben o gün bir karar aldım; hayatta her şeyi yaşamaya hakkım var ama çocukların hayatını mahvetmeye hakkım yok.

Ertesi gün bıçak gibi kestim. 3 gün hasta yattım ve bir daha 14 senede 1 kez gördüm. O her gün telefon açtı telefonu kapattım 4-5 defa konuştum. Son vefatından bir hafta önce tekrar aradığında cevap verdim. Helalleşmek için ama ömrümce onu sevdim hala çok seviyorum."