Balyoz davaları ile gündeme gelen gazeteci Mehmet Baransu bu kez hapishaneden yazdı.
Taraf Gazetesi için yazdığı köşe yazısına 'Pirus Zaferi' başlığını veren Baransu '7 Haziran günü ve AKP' ile ilgili tespitlerde bulundu.
İşte Baransu'nun o yazısı ;
107 gün sonra hücremden tekrar merhaba. Seçim sonrası ilk yazım. Türkiye 7 Haziran’da tehlikeli bir virajı milletin aklıyla büyük bir kazaya sebep olmadan dönmeyi başardı. Her partinin ortaya çıkan bu tablodan alacağı dersler var.
Hücremden, okuyabildiğim kadarıyla her parti için çıkarılması gerekli dersleri yazacağım.
İlkyazı AKP ile ilgili.
Herkesin üzerinde ittifak edeceği gibi seçimin kaybedeni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP. Bir de Erdoğan’ın kötü bir kopyası olmayı tercih eden Başbakan Ahmet Davutoğlu.
Devletin tüm imkânları, valiler, diyanet, hutbeler, TRT, basının büyük bölümü, STK’lar, binlerce top, tüfek, tankla yapılan mücadele, milletin aklıyla püskürtüldü.
Başbakan Davutoğlu “özeleştiri yapıp, düşüşü doğru okumak, dersler çıkarmak zorundayız” demiş. Umarım bunu başarabilirler.
Partinin bugünkü yapısıyla, sarayın baskısı altında başarabilirler mi doğrusu emin değilim.
AKP’nin 2011 sonrası nasıl raydan çıktığıyla ilgili binlerce örnek sıralayabilirim. Birçoğunu gazetelerde okuyup, ekranlarda dinlediniz.
Son üç yılda, özellikle son iki yılda yapılan hataları yaşayarak gördük. Gözlerimizin önünde gerçekleşti. Özeleştiri ve çıkarılacak dersler için kendimden örnek vererek yönetime yardımcı olayım.
2011 yılı dâhil AKP’ye verdiğim desteği bu köşenin takipçileri bilir. Partideki en yakın şahitlerden biri de 7 Haziran balkon konuşmasında Başbakan Davutoğlu’nun yanındaydı. İngiltere dönüşü vekil olan sevgili dostumun üzüntüsü yüzüne yansımıştı. Umarın son üç yıldır kendisine yaptığım partiyle ilgili uyarıları hatırlıyordur. Onun ve partisinin adına haklı çıkmanın üzüntüsünü yaşadım.
BÜYÜSÜ 2011'DE BOZULDU
AKP’nin 2011 sonrası büyüsü bozuldu. Kibir, güç eleştirisine girmeyeceğim. Halen farkında olmadıkları bazı gerçekleri yazmak istiyorum.
2011 sonrası partiyi “Yeşil Ergenekoncular” kuşatmaya başladı. Erdoğan ve parti yönetimi her geçen gün bu isimler tarafından kuşatıldı. Derin devlet farklı bir yüzle, AKP’nin pek de alışık olmadığı taktiklerle liderin çevresinde örgütlendi. Parti bu isimleri, bağlantılarını görmedi.
28 Şubatta Gölcük’te, Batı Çalışma Grubu’ndaki fonksiyonları anlayamadı. 28 Şubat’ta eşi başörtülü, dindar olduğu söylenen bu isimlerin nasıl olup da askeriyeden, devlet kurumlarından tasfiye edilmediğini sorgulamadı. Bu yapı 17-25 Aralık sürecinden yıllar önce, Erdoğan’ının çevresindeki ve parti yönetimindeki isimleri çeşitli gerekçelerle tasfiye ettirip, yerlerine kendi adamlarını getirdi. Sarayda en az 10 isim sizlere sayabilirim. Ergenekon listelerine bakmanız yeterli. Erdoğan çevresi ve parti yönetimi olayların perde arkasını anlayamadı.
Parti eş zamanlı yürütülen bir olayı daha fark edemedi. Aynı anda dört koldan çalışma yürüten bu yapı, medyada da benzer değişiklikler yaptı. Soytarılar, dalkavuklar, tetikçiler günbegün liderle tanıştırılıp, kuşatma altına alındı. MİT’in içindeki bir yapının bu oyundaki rolünü parti yönetimi göremedi. Yüzde 49’luk oy, oyun büyüsü Erdoğan’ın gözünü kör etmişti.
Kimyası değişmiş, nasıl bir uçuruma sürüklendiğini görememişti. 28 Şubat’ın tüm gizli kalmış aktörleri, açık olan tetikçileri önemli pozisyonlara atandı. Güç zehirlenmesi yaşayan Erdoğan ekibinin kendisine sürüklediği felaketi sezemedi. Kendisine “dur” diye bilecek kişi de çevresinde kalmamıştı.
Bu yapının adamları ne hazindir ki 7 Haziran milletvekilliği seçim listesinde onlarca ismi listeye koydurtmayı başardı bazıları milletvekili seçildi.
“Milletin adamı” Erdoğan “Devletin adamı” rolüne büründürülüyor, partiden bir tek isim bunu fark edemiyordu Hakan Fidan ismi üzerinden sahnelenen oyun başarıyla uygulanıyordu. Son 4 yıldır Taraf’ta bu hatalara dikkat çekmiştim ama aldığım cevap “böcek, cambaz, hain, casus, vatan haini” olmuştu. 17-25 Aralık ise kaçınılmaz sondu ve araç gelip duvara tosladı.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ