Dündar bugünkü köşesinde, Bahçeli'nin yolsuzuluğa bakış açısı ve koalisyon ihtimallerini ele aldı.
İşte Dündar'ın yazısı:
Masasının üzeri kitaplar ve raporlarla dolu…
Karşısında büyük bir televizyon ekranı var.
Ancak odadaki asıl dikkat çekici ayrıntı, hemen çalışma masasının yanında duran bir ayaklı saat… Bel hizasında bir direk üzerine yerleştirilmiş düzenek, çevrilen sayfalarla saati ve dakikayı gösteriyor.
Bahçeli, saat tam
17.25’i gösterirken pilini çıkarmış.
Böylece saati bu iki rakamda sabitlemiş:
1 saatlik sohbetimizin sonunda ayrılırken saatin öyküsünü soruyoruz:
“Bunu bizzat ben yaptım” diyor:
“17.25’i gösterdiğinde pilini çıkardım. Her gün bu takvime bakıyorum.”
“Takvim mi, saat mi” diye soruyoruz.
“Onların takvimi, bizim saatimiz” diyor,
“Buradan da anlayabilirsiniz ki biz, 17 ve 25 Aralık’ın hesabının sorulması vaadimizden asla geri adım atmayız.”
Birilerinin unutmadığını görmek güzel…
Hele Ankara’nın puslu havasında, diğer parti karargâhlarında, iktidar ortaklığı uğruna o dosyaları görmezden gelme eğilimi yaygınlaşırken…
Bahçeli, 7 Haziran gece yarısı Erdoğan muhalifleri bayram yaparken basının önüne çıktı ve
AKP-HDP koalisyonu önerdi.
“İsterlerse CHP’yi de aralarına alsınlar” dedi.
“Biz ana muhalefet görevini üstlenmeye hazırız” diye ekledi.
Dinleyen herkes şöyle bir sendeledi.
Bunu bir seçim taktiği sananlar oldu. Ancak Bahçeli’yi yakından tanıyanlar, blöf yapmadığına emindi.
Seçimden 20 gün sonra, görüşmeye gittiğimizde Bahçeli’nin aynı pozisyonda, aynı kararlılıkla durduğunu ve aynı kompozisyonu savunduğunu gördük:
“Onlar hepsi… Biz tek!”
Kaynak: Can Dündar | Cumhuriyet
CAN DÜNDAR'IN YAZISININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...