CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz: Türkiye, Suriye denkleminin dışına itildi
Mart 2011 Suriye’deki kanlı çatışmaların başlangıç tarihi olarak kabul ediliyor. Aradan tam 5 yıl geçti. Binlerce kişi öldü, milyonlarca kişi ise yurtlarını terk etmek zorunda kaldı. Suriye toprakları büyük devletlerin güçlerini sınama alanına dönüştü.
İşte bu 5 yıllık süreçte Türkiye’nin pozisyonu çok değişti. O tarihlerde ABD’nin, Esad’ın gönderilmesi ve rejim değişikliğini yapabilecek yegane güç olarak gördüğü Türkiye’nin şimdi, gerek ABD gerekse Rusya ile yaşadığı sorunlar sonrası bu denklemin dışına itildiği dile getiriliyor.
CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz 5 yılda Suriye’de yaşananları, Türkiye’nin geldiği noktayı ve bundan sonra yapılması gerekenleri Radikal’e anlattı.
Türkiye’nin adım adım Suriye'deki iç savaş bataklığına sürüklenmek istendiğini belirten Yılmaz, “5 yıl önce Suriye'deki rejim değişikliğinin başat aktörü olarak gören ve destek verenler, bugün desteklerini çekmek suretiyle Türkiye'yi Suriye denkleminin dışına itmektedir” dedi.
TÜRKİYE’NİN DÜŞMANLARI KAZANIYOR
Türkiye’nin yanlış politikalar nedeniyle kırmızı çizgilerinin bir bir aşıldığına vurgu yapan IŞİD’in 101 rehin tuttuğu eski Musul Başkonsolosu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz şunları dile getirdi:
Suriye’de Mart 2011 yılında olaylar başladığında ABD tarafından Türkiye, Suriye’deki rejim değişikliğini yapabilecek kapasitedeki bir ülke olarak görüldü. Bu nedenle Türkiye normalde beklenin ötesinde bu sürece dahil oldu. Esad’ın gönderilmesi amaçlanıyordu ama bu şu ana kadar gerçekleştirilemedi.
Geldiğimiz nokta itibariyle Türkiye iki unsuru düşüm ilan etti. Bir tanesi Esad bir tanesi de PYD. Aradan geçen 5 yılda ikisi de kazanıyor. Türkiye’nin desteklediği muhalifler ise kaybediyor. Çok dar bir alana sıkıştılar. Esad, Suriye’deki nüfusun yüzde 75’i kontrolü altında. Rusya’nın hava bombardımanına başlamasının ardından Esad, topraklarını yaklaşık yüzde 18 ile 20 oranında toprak genişletti ve Halep koridorunu kapattı.
KIRMIZI ÇİZGİLER KALMADI
Suriye’de Türkiye’nin iki kırmızı çizgisi vardı. Bunlardan biri PYD’nin Fırat’ın batısına geçmemesiydi. Omurgasını PYD’nin oluşturduğu Demokratik Suriye Birlikleri, Fırat Nehri'nin batısında Tişrin Barajı'nı alarak birinci çizgiyi geçti. İkinci kırmızı çizgi ise PYD’nin Afrin’in doğusuna geçmemesiydi. PYD, Minak Havaalanı’nı alıp Tel Rıfat’ı da ele geçirdi. Böylece neredeyse IŞİD ile komşu oldular. Bu kırmızı çizgi de çiğnemmiş durumda. IŞİD. nüfusun az olduğu ama toprak olarak büyük bir alanı kontrol ediyor. PYD toprak genişletme ve koridor oluşturma derdinde. Esad alanını genişlettikçe genişledi. Alana daralan tek grup ise muhalifler oldu.
ABD ESAD’I KİNCİ PLANA ALDI
Türkiye Suriye’de hep kaybetti. Suriye’deki krize siyasi bir çözümün bulunması için kurulan Uluslararası Suriye Destek Grubu’nun iki eşbaşkanı olan ABD ve Rusya ile Türkiye ters düştü. ABD her ne kadar Esad’ın Suriye’nin geleceğinde yeri olmadığını söylese de ağırlığını IŞİD ile mücadeleye vermiş durumda. Esad hamlesi ikincil konuma düştü.Aslında ABD, Esad’ın gönderilmesini çok isteseydi kriz başladıktan kısa süre sonra yapabilirdi. Ama unu yapmadı çünkü Esad sonrasını çok iyi kestiremediler.Esad giderse Suriye daha radikalleşir, daha kötüye giderimi hesabı yaptılar. Bu nedenle ABD’nin öncelik konusunda geri adam attığını görüyoruz.
RUSYA ORTADOĞU’DA BİR GÜÇ OLDU
Asıl Suriye’deki endişe Esad’ın gidip gitmeyeceğinden öteye Suriye’nin bir arada kalıp kalmayacağı konusu. Burada belirleyici olan ülkelerden biri Rusya. ABD ve Rusya çatışmak istemiyor. Müzakere ile çözüm arama yolunu seçiyorlar. Rusya, Esad’ın kalması yönündeki daha önceki desteğini askeri müdahale yaparak alana yansıttı. Rusya’nın müdahalesi denklemi değiştirdi. Eskiden Ortadoğu konusunda Rusya’nın bir ağırlığı yoktu. Bu Suriye krizi Rusya’yı Ortadoğu’da bir güç haline getirdi. ABD ile Rusya’yı süper güç müzakere pozisyonuna getirdi. Putin’in eli güçlendi. Ukrayna krizi ile sıkışan Putin Suriye’de bir hamle yaptı.
TÜRKİYE DENKLEM DIŞINDA KALDI AMA…
Suriye’de yaşananlar nedeniyle Avrupalıların önceliği ise mülteciler oldu. Böyle bir noktada ABD ve Rusya ile ters düşen Türkiye, yalnız ve denklem dışı kaldı. Hem askeri hem siyasi olarak Türkiye sürecini dışına itildi. Koalisyonun içinde ama başlangıçtaki rolü ile şu anki bulunduğu konum arasında belirleyicilik, inisiyatif alma ve olaylara şekil verme açısından farklı bir noktaya gelmiş durumda.
B PLANI TÜRKİYE’YE ZARAR VERİR
Türkiye şu anki geldiği noktayı görmesi ve hamle yapması gerekiyor. Bu ayıp değil, ABD bile politika değiştirebiliyor. Türkiye’nin kendi güney sınırındaki kaotik durumunun oluşmaması için kibrinden vazgeçmesi gerekiyor. Bizim Suriye’nin birliğinden yana olmamız ve o gitsin bu kalsın fetişizminden uzak durmamız gerekiyor.
Şimdi Suriye’nin bölünmesini hedefleyen B planları konuşuluyor, Suriye’nin parçalara bölüneceği konuşuluyor. B planı Türkiye’ye zarar verir. Onun için Türkiye’nin A planını bir arada duracak Suriye politikasını desteklemesi, o gitsin bu kalsın inatlarından vaz geçmesi gerekiyor. Esad’ın Suriye’nin geleceğinde bir yeri olmayacak. Suriye aynı Suriye olmayacak. Bu kaçınılmaz. Ama Suriye bölünüyor. Suriye’yi birlikte tutabilecek bir stratejiyi ön plana koymamız gerekiyor. Esad’ın gidip gitmemesi meşelisi mevcut kaosun gerisine düştü. Suriye halkı birlikte olmaya onay verir. Düşmanlıklar sonlandırılmazsa daha fazla yıkım ve savaşla karşı karşıya kalabilir Suriye. Türkiye için alarm zilleri çalıyor. Türkiye’nin birleştirici söylemini Suriye halkı da destekler.
Kaynak: Ercan Sarıkaya - radikal.com.tr