Başbakanlık’tan ayrıldıktan sonra ilk kez röportaj veren Prof. Ahmet Davutoğlu, yeni kitabı “Medeniyetler ve Şehirler”den bahsetti. “Hâlâ siyasetin içindeyim. Kopmadım. Hiçbir şevk kaybı hissetmiyorum” dedi.
“Medeniyetler ve Şehirler” adlı kitabı vesilesiyle Habertürk’e konuşan Davutoğlu, politika konuşmak istemediğini söyledi. “Siyasi sorulara cevap vermek için daha çok vakit var. Başbakanlığı bıraktım ancak siyaseti bırakmadım. Hâlâ siyasetin içindeyim. Kopmadım. Hiçbir şevk kaybı hissetmiyorum. Çok yoğun bir devlet temposu vardı. Bir tek o anlamda yoğunluğum azaldı. Hayatta en güçlü insan kendisiyle barışık olandır. Ama bırakın bu seferlik sadece kitabı konuşalım” dedi.
Davutoğlu, İstanbul’un ihtiyaçlarına cevap verirken, dokusunu kaybetmesine izin vermemenin önemini şu ifadelerle vurguladı:
“İstanbul’un modernite ile karşılaşması esnasında modern bir şehir yaratmak adına köklü şehrimize hoyratça davrandık. Bu tek bir dönemde olmadı. Şimdi ise İstanbul, moderniteden küreselleşmeye geçme aşamasında.
"İSTANBUL'UN TARİHİ DOKUSUNUN TARUMAR EDİLMESİNE İTİRAZ ETTİM"
Başbakanlığım döneminde hemen hemen her konuşmamda, bizim dönem de dahil olmak üzere İstanbul’un tarihi dokusunun tarumar edilmesine isyan ettim. Başbakan olarak bu konuda toplumsal duyarlılık oluşturmaya çalıştım.
İktidarımızın ilk yıllarında Haydarpaşa’ya yedi gökdelen projesi getirdiler. Güya İstanbul’un yedi tepesiyle anoloji kuruyor. O projeye karşı çıkmıştım. Mimari olarak yaratıcı gelebilir ama Marmara’dan ya da Karadeniz’den tarihi yarımadaya gelirken Süleymaniye’yi, Ayasofya’yı o tarihi silüeti ezen her şey İstanbul’a zulümdür.
"HANÇER GİBİ SAPLANAN GÖK KAFES, 16-9 PROJELERİ"
İstanbul küreselleşmeyi tarihi dokuya zarar vermeyecek bir hattın dışında gerçekleştirmelidir. Ben hep bunu savundum. Maslak bile bana şehre çok yakın gelmişti. İstanbul’un gerek Kocaeli gerekse Tekirdağ hattında gelişebileceği alanlar vardı. Bunu yapmak yerine şehrin yakınında tarihi dokuya hançer gibi saplanan Gök Kafes, 16-9 gibi projeler yapıldı. Tek başına ele alındığında fonksiyonel ve faydalı görünen bu projeler o topografyanın içinde zulme dönüşüyor. Başbakanlığım döneminde bu konuya hep eleştirel yaklaştım. İstanbul çok hızlı gelişen bir şehir. Bu şehrin ihtiyaçlarına cevap verirken ama dokusunu kaybetmesine izin vermemenin yolunu bulmalıyız.”
"ÜNİVERSİTEDE DERS VERMEYİ DÜŞÜNÜYORUM"
Davutoğlu, “Hocalığa geri dönecek misiniz?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Ben hocalığı hiç terk etmedim. Ankara’da da o havayı tattığım bir atmosfer vardı. Çok az insana nasip olan bir tarihi şans bana nasip oldu. Yoğun bir teorik birikimden sonra devlet pratiği birikimim oldu. Bu tecrübeyi anlayan bir grup öğrenciyle çalışmalar yapmayı düşünüyorum. Yetişmiş öğretim üyelerinden ve devlet hayatında pratik tecrübe kazanmış arkadaşlardan oluşan özel bir grupla tecrübeler ışığında ülke ve millet olarak yaşadığımız sorunların çözümüne yönelmeyi, açılım ihtiyacı duyulan temel konularla ilgili fikri temrinler yapmayı istiyorum. Üniversitede ders vermeyi düşünüyorum. Öğrencilerden çok sayıda mesaj alıyorum, akademik hayata dönmemi istiyorlar.”
Kaynak: Haberturk