Erdoğan hala başkanlık istiyor

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rize'de STK temsilcileriyle biraraya geldi.
Toplantıda konuşma yapan Erdoğan, Zekeriya Öz'le ilgili Almanya'ya çağrıda bulundu. Erdoğan, "Süratle bunlarla ilgili büyük ihtimalle kırmızı bülten çıkacaktır. Kırmızı bültenle Almanya’yı da göreceğiz ne yapacak? Eğer yapmazsa, Almanya bizden herhangi bir suçluyu, Tayyip Erdoğan imzasıyla alamaz. Türkiye bir muz cumhuriyeti değildir" dedi.

İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

"HAKİMLER SAVCILAR KAÇAR MI' DİYORLARDI"

7 Haziran seçimlerinin ortaya çıkardığı Meclis tablosu, Suriye’de yaşanan kaos ortamının derinleşmesiyle birlikte, Türkiye yeni bir tehditle karşı karşıya kaldı.

Paralel örgütüyle, mezhepçi örgütüyle düşmanlığı bayrak edinmiş sözde aydınlarıyla, medyasıyla büyük bir ihanet şebekesinin koalisyonuna şahit oluyoruz. Buyrun şimdi görüyorsunuz, ne diyordu paralel örgütün önde gelenleri, hakimler savcılar yurt dışına kaçar mı ya? Onlar için adli kontrolle serbest bırakılma yakışır mı ya? Buyrun kaçtılar mı? Kaçtılar.

Ama bir şey çok anlamlıydı. Bir, onlar kaçmak suretiyle karakterlerinin cibilliyetlerinin ne olduğu ortaya çıktı. Şahsımla ilgili kaçacağımı söylüyorlardı, o 17-25 Aralık sürecinde, Cezayir seyahatine gittiğim zaman kaçıyor demişlerdi. Ne oldu? Ben buradayım.

"ALMANYA ZEKERİYA ÖZ'Ü BİZE VERMEZSE..."

Önce Gürcistan, sonra Ermenistan… Şimdi de Almanya. Şimdi de Almanya, şimdi göreceğiz. Almanya’yı da göreceğiz. Şimdi öyle zannediyorum ki; süratle bunlarla ilgili büyük ihtimalle kırmızı bülten çıkacaktır. Kırmızı bültenle Almanya’yı da göreceğiz ne yapacak? Eğer yapmazsa, Almanya bizden herhangi bir suçluyu, Tayyip Erdoğan imzasıyla alamaz. Türkiye bir muz cumhuriyeti değildir.

"BİTARAF OLAN BERTARAF OLUR"

Gün tarafsız olma günü değildir. Şunu açık söylüyorum, bitaraf olan bertaraf olur. Bugün sessiz kalarak veya açıkça destek vererek dikeni sulayan herkes ortaya çıkan zulme ortaktır. Hiçbir siyasi hesap, kişisel hesap, hiçbir kırgınlık kızgınlık bunun bahanesi olamaz. Kimse kendini aldatmasın. Türkiye tıpkı kurtuluş savaşında olduğu gibi, 1950’deki demokrasi mücadelesinde olduğu gibi yeni bir dirilişin, yeni bir uyanışın eşiğindedir. Buna katkı veren herkes şerefli yerini alacaktır. Aksi tutum içinde olanlar da aynı şekilde tarih ve millet önünde hak ettikleri sıfatlarla anılacaklardır.

"MUHTARLAR GÖREVLİLERE BİLDİRSİN"

Muhtarlarımıza şunu söyledim. İstihbarat gelsin de benim mahallemdeki bölücü Terör örgütü mensubunu bulsun demeyeceksiniz. Bana göre dedim, bir mahallede köyde hangi evde kim var, kim oturuyor bunu en iyi bilen sizsiniz. Muhtar olarak hangi evde kim olduğunu, kimin neshebinin ne olduğunu siz gayet iyi biliyorsunuz dedim. Bunlar teröristse, bunlar adi suçlar işlemişse, şu veya bu… Bunları gelip oradaki tüm emniyet mensuplarımıza adli görevlilere herkese bildirecek olan sizsiniz. Çünkü siz atanmış değilsiniz, siz seçilmişsiniz dedim. Seçilmiş atanmıştan her zaman üstündür dedim.

Burada memur kardeşlerim gücenmesinler, kusura bakmasınlar. Eğer demokrasi diyorsak, demokrasilerde evet, atanmışlar değil seçilmişler üstündür. Bunu kabul edeceğiz.

"SEÇİME GİREN BEN DEĞİLİM NİYE KAYBEDEN BEN OLUYORUM"

Ne diyorlar, cumhurbaşkanı da her şeye karışıyor. Cumhurbaşkanı koalisyon istemiyor, eee başbakan istiyor. Yani müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Dert o değil, alışmışlar. Geçmişte bunlar cumhurbaşkanlarına, seçilmiş cumhurbaşkanlarına pislik atarak, onları yıpratarak indirmeye alışmışlar.

Ya atanarak gelen cumhurbaşkanlarıyla çalıştılar veya parlamento içerisinden seçilmiş cumhurbaşkanıyla çalıştırlar. Suriye, terör, koalisyon meselesi de bunun dışında değil. hepsinin faturası da cumhurbaşkanına kesiliyor. 7 haziran seçimleri olduğunda, dünya ne söylüyor? Erdoğan kaybetti. Ya seçime giren ben değilim, niye benimle ilgili hale getiriyorsunuz? Dert başka.

Kusura bakmasınlar. Ben onların arzu ettiği cumhurbaşkanı olmadım, olmayacağım. Çünkü bu makama seçilirken milletime verdiğim bir söz var. ben milletin tarafında olacak bir cumhurbaşkanı olacağımın sözünü vermiştim, hatırlayın.

Bana tarafsızlık diyorlar, hayır tarafsız olmayacağım dedim. Ben milletimin tarafında olacağım dedim. Biliyorsunuz biz mevcut anayasayı değiştirmek için hükümete geldiğimiz günden beri mücadele ediyoruz. Şimdi yeni anayasa diyorlar dimi. Ya dürüst ol, dürüst olun ya. Biz yeni anayasa kuralım diye, o kadar ilginç bir teklif getirdik ki… Arkadaşlarıma şunu söyledim, vekil sayıları ne olursa olsun, bizim o zamanlar 326 milletvekili sayımız var, diğerlerinin toplamı 219 veya 220. Onlar 9 üyeyle, biz 3 üyeyle yer alıyoruz komisyonda.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ

Olmaz canım bu haksızlıktır demediler ya. Biz bu çalışmaya bu şekilde girdik. Ve ne oldu? Madde sayısı 47 filandı. Bunlar çekildiler. E niye çekiliyorsunuz? Arkadan bir açıklama yaptı, malum zat. Dedi ki oturalım bunu yapalım. Arkadaşlarıma dedim ki gidin görüşün, ne dediler biliyor musunuz? Ana muhalefetin başındaki zat. Dedi ki, ikimiz olmaz, dördümüzün bunu paraf etmiş olması lazım. Ya zaten dördünün onayıyla 47 madde çıktı. İkimiz bu işi yapalım, 47 maddeyi hiç olmazsa halledelim. Yine dürüst davranmadılar, çekildiler. 60 madde oldu, aynı şeyi yaptılar. Bunlar bize dürüstlük dersi veremez. Bunlar hiçbir zaman dürüst olmadılar. Bu ülkede dürüstlüğün sembolü her zaman daha önce mensubu olduğum parti olmuştur. Bu süreç aynı kararlılıkla yine böyle devam edecektir.

"TÜRKİYE'NİN YÖNETİM SİSTEMİ DEĞİŞTİRİLMİŞTİR"

Bugün bizi anayasadaki yetkilerimizi aşmakla suçlayanlar var. Mevcut anayasanın cumhurbaşkanına verdiği yetkileri bilmeyenler var. Bunlar damdan düşmediler. Bunlar sadece önlerine konanı okudular. Biz siyasetin içinde, tırnaklarımızla bu toprağı eşeleye eşeleye 40 yıl bunun mücadelesini verdik. Ne nedir, bunu gayet iyi biliriz. Ve seçildiğim andan beri anayasanın bize verdiği yetki neyse, yasaların verdiği yetki neyse biz bunları kullandık. asla bunun dışına taşmış değiliz.

Neymiş, toplu açılışa katılıyorum, eee bu onları rahatsız ediyor. Toplu açılışa katılmaktan daha doğal, cumhurbaşkanının görevi olabilir? Bundan sonra da katılacağım. Milletimle benim bağımı koparamazsınız.

Rize’den şunu söylemek istiyorum. Beyler, Türkiye 10 ağustos 2014 tarihinde, milletin doğrudan cumhurbaşkanını seçmesiyle yeni bir döneme girmiştir. Artık ülkede sembolik değil, fiili gücü olan bir cumhurbaşkanı var. Cumhurbaşkanı elbette yetkiler çerçevesinde, ama doğrudan millete karşı sorumlu olarak görevini yürütmek durumundadır. İster kabul edilsin, ister edilmesin. Türkiye’nin yönetim sistemi bu anlamda değiştirilmiştir. Şimdi yapılması gereken, bu fiili durumun hukuki çerçevenin anayasal olarak kesinleştirilmesidir. 

-“KABİL’LE HABİL, BİR SÜRECİN BAŞLANGIÇ NOKTASIDIR”-

“Hiçbir güç, hiçbir ihanet, hiçbir işbirliği bizi kadim medeniyetimizi ihya etmekten, 2023 hedeflerimize ulaşmaktan alı koyamayacaktır. Zalim sadece vicdansız ve ahlaksız değil aynı zamanda korkaktır. Hiçbir Müslüman’ın ümitsizliğe düşmeye hakkı yoktur. Bize müjdelenen zaferin yakın olduğuna inanıyorum. Yeter ki birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi, ferasetimizi kaybetmeyelim. Şu terör belası sakın ha bizlere korku vermesin. Şehitlerimiz geliyor tabi ki üzülüyoruz, üzüleceğiz ama şunu unutmayalım ki Kabil’le Habil, bir sürecin başlangıç noktasıdır. İki kardeş; Kabil katil, Habil maktul. Oradan bir süreç başlıyor. Peki bu kıyamete dek sürecek mi evet sürecek. Ve bu olaylar sürerken gönlümüz bunların minimize olmasıdır. Adeta yok seviyesine gelmesidir.

-HDP’Yİ HEDEF ALDI: “MİLLETİM BU SON DÖNEMDEKİ GELİŞMELERLE HESABINI SORACAKTIR”-

Son zamanlarda yapmış olduğumuz operasyonlarla şu anda çok ciddi bedel ödetiyoruz. Bu şehitlerimizin kanı yerde kalmıyor ve kalmayacak ve bu bedeli ağır ödeyemeye devam edecekler. Arkalarında terör örgütlerinin olduğunu söyleyenler bu bedeli ağır ödeyecekler. Ya gelirsiniz bu parlamentoda insanca çalışırsınız ya da sizler de kendilerinize uygun yerleri bulursunuz. Eğer demokrasi, eğer hak ve özgürlükler diyorsanız bunların yeri bellidir. Demokrasi silahla yapılmıyor, fikirle, düşünceyle, sözle yapılıyor. Bunlarda bu var mı yok. Bunlar bir şey daha aldılar bir de sazla yapılıyor. Bunların durumu bu ama tabi bunlar sazendeyken bunların arkasında da farklı bir orkestra var biliyorsunuz. Bunların hepsinin de inanıyorum ki benim milletim bu son dönemdeki gelişmelerle hesabını soracaktır çünkü bu millet ayağa kalktığı zaman tam kalkar.

-“VATAN TOPRAKLARI ÜZERİNDE OPERASYON DÜŞÜNEN AVUCUNU YALAR”-

Hep, ‘Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet’ dedim. 78 milyonun tamamı bu tek millet kavramının içindedir. Burada ayrılık yok. Kimler ayrı-gayrı onları biz gayet iyi biliyoruz. Bizim bu bayrağımızdan başka bayrağımız yok. İşte bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Rengimiz şehidimizin kanı, hilal bağımsızlığımızın ifadesi, her bir yıldız bizim şehidimizdir. Biz buna böyle bakıyoruz. Vatan 7 yüz 80 bin kilometre kare. Kimse bu vatan toprakları üzerinde herhangi bir operasyon düşünmesin, kusura bakmasın avucunu yalar, bedelini de çok ağır öder.

-“ŞİMDİ BU STRATEJİ UYGULAMAYA GİRMİŞTİR”-

İşte bu operasyonlarda gerektiğinde Kandil’e kadar uçaklarımız uçmuştur. Bu bir işaret fişeğidir. Ya Irak ülkesindeki bu tür barınan teröristlere gereken hesabını soracak, o sormazsa biz soracağız ya biz soracağız. Olan bu. Aradılar Cumhurbaşkanlarıyla konuşmalar yaptık, kendilerine aynısı söyledim, ‘bak sabrediyoruz ya bu Kandil’in hesabını sorun eğer siz sormazsanız Kandil’in hesabını bizi sormaya mecbur tutacaksınız. İşte geldi vakti ve sorduk. Aynı şey ülkemizde de böyle. Onun biçin bu milletin kimse ne zaman, nasıl tavır alacak, bunu sınamaya, test etmeye kalkmasın. O bizim kendimize ait stratejimizdir, şimdi bu strateji uygulamaya girmiştir. Allah yar ve yardımcımız olsun.”

    :

    :

    :

    :

    "Erdoğan hala başkanlık istiyor" hakkında Tweetler

    DİĞER POLİTİKA HABERLERİ

    KARŞI VİDEO
    https://twitter.com/KarsiGazete