Ülkenin dört bir yanındaki ormanlar talan edilip HES projelerine her geçen gün yenileri eklenirken, bu projelere karşı açılan davalarda avukatlık yapan Yakup Şekip Okumuşoğlu, bakanlıkların kimi zaman hukula bağdaşmayan, kimi zaman ise gülünç savunmalarıyla karşılaştıklarını söyledi.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nca (WWF) koruma altına alınan Rize'nin Fırtına Vadisi’nde 17 yıl önce yapımı planlanan hidroelektrik santral projesine karşı açılan ve kazanılan ilk davanın avukatı olan Okumuşoğlu, karşılaştıkları savunmaların büyük bölümünün “kopyala-yapıştır” mantığıyla hazırlandığını anlattı.
"BALIKLAR ÜST KODLARA ÇIKAR, KAUŞLARIN KANATŞARI VAR, HAYVANLARIN AYAKLARI VAR"
Bazı savunmaların tuhaf ifadeler içerdiğini söyleyen Okumuşoğlu, “HES projelerinden dolayı kuşların, balıkların ve yaban hayvanlarının zarar göreceğine vurgu yapılırken ilgili bakanlıklardan, ‘Zarar gören yaban hayvanının ayağı var, başka yerlere gider. Balıklar balık asansörleri ile üst kodlara çıkar, kuşların kanatları var, uçar gider’ gibi bilimle ve hukukla bağdaşmayacak savunmalar geldi” dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın, ‘Enerji Üretim Lisansları’, Orman Bakanlığı'nın, ‘Su Kullanım Anlaşmaları’, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın da, ‘ÇED Olumlu’ raporları verdiği hidroelektrik santrallerinin büyük çevre kirliliğine neden olduğunu anlatan Okumuşoğlu, yargının son dönemde aldığı yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarının önemine vurgu yaptı.
"BİLİNÇ PATLAMASI"
Okumuşoğlu’na göre en büyük umut vaat eden gelişme ise, HES projelerinin yapıldığı yerlerde yaşayanların yeşiline sahip çıkması. “Bu süreçte halkın hakkını arama ve doğal yaşam alanlarını koruma düşüncesinin geliştiğini gördük. İnsanların yaşam alanlarını, köylerini, derelerini ve doğasını koruma noktasındaki bilinç patlamasından yana çok umutlu olduk” diye Okumuşoğlu, hükümetin sürekli kanunları ve mevzuatları değiştirerek projeyi üstlenen firmaların lehine yasal boşluklar yaratmaya çalışmasından yakındı.
Devlet bürokratlarının ise bilgiden yoksun savunmalar hazırladığını belirten Okumuşoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Bir başka yöredeki HES projesi ile farklı yöredeki projenin isimlerinin ÇED raporlarında karıştığını gördük. Senoz Vadisi’ndeki bir HES projesinin özellikleri, İkizdere Vadisi’ndeki bir başka projede görülebiliyor.
Bir vadi için yazılıp çizilen ÇED raporu, kopyala yapıştır ile bir başka vadideki projeye aktarılıyor. HES’lere karşı açılan davalara bakanlıklardan ilginç cevaplar geliyor. Bir projede hiç alakası olmayan başka bir projenin özelliklerinden bahsedilerek savunma yapılıyor. Bartın’da bir HES projesi davası görülürken bakanlık mahkemeye, Adıyaman’daki Kahta baraj projesi savunmasını yolluyor.”
Türkiye’nin dört bir yanında onlarca HES projesine verilen ÇED olumlu kararı yargıya intikal etti. Bu davaların çoğunda da Çevre Bakanlığı’nın ÇED olumlu kararlarını, yeni tesislerin doğaya vereceği zararı göz önüne almadan, bir an önce projenin gerçekleştirilebilmesinin önünü açma refleksiyle aldığı görülüyor.