Radikal'deki köşesinde Amerikan'nın İran'a tanıdığı imtiyazlara dikkat çeken Fehim Taştekin, bölgede dağıtılan yeni kartları yazdı.
İşte Fehim Taştekin'in o yazısı...
İran’ın Arap isyanlarının sunduğu fırsatlarla elde ettiği stratejik yayılmayı sürdürülebilir bir forma kavuşturmak için ABD ile 36 yıllık düşmanlığı makul düzeye inrdirme gereği duyuyor.
Körfez’deki müttefiki Suudi Arabistan’la Sünni militarizm üzerinden oynadığı oyunun artık kontrol edilebilir bir araç olmaktan çıktığını gören ABD de İran’la öngörülebilir bir ortaklığı test etmek istiyor.
"ABD, IŞİD TEHDİDİ KARŞISINDA ESAD'I DEVİRME PLANINI RAFA KALDIRDI"
İran’ın Irak’ta IŞİD ile savaşta inisiyatif almasına verilen ‘gönülsüz’ onay, İran’ın müttefiki Husilerin Yemen’de iktidar yürüyüşü karşısındaki sessizlik, Hizbullah’ın İsrail’e misilleme saldırısına tepkisizlik ve Suriye politikasının trajik dönüşümüne ilişkin ABD’den gelen açıklamalar bu yeni ittifaka yönelik Amerikan peşrevi sayılabilir.
İran’ın Suriye’ye desteği nedeniyle oluşan kızgınlık, IŞİD ile savaşa paralel olarak geriliyor. Aynı şey doğrudan Suriye yönetimine karşı tavır için de geçerli. Esad yönetimini devirme planını rafa kaldıran ABD’nin seyir defteri bir durak dönemeç sonrasında IŞİD tehdidine karşı Şam ile işbirliğine işaret ediyor.
İran’la nükleer krizin çözümü için diyalog, IŞİD’le mücadele ve Suriye yönetimiyle ilişkiler iç içe geçmiş süreçler. Ama yeni bir sayfanın mihenk taşı İran’la olası bir nükleer anlaşma.
İSTİHBARATTAN İRAN’A ÖZEL PAYE
Kimsenin adını koymadığı bir değişim sancısı ve bunun önünü açan paslaşmalar yaşanıyor. ABD istihbarat şefleri ve Dışişleri Bakanı John Kerry’nin son sözleriyle şekillenen fotoğrafa baktığımızda şu çıkıyor:
Suriye konusunda 2012’de Beşşar Esad yönetimiyle müzakerelerle siyasi çözüm hedefleyen Cenevre Mutabakatı ile başlayan kırılma yeni bir noktaya varıyor. Bu nokta ‘doğrudan müzakere’ ve belli alanlarda işbirliğine taalluk ediyor. İran’la ortaklık konusunda da mesajlar artık daha cesurca.
Sözünü ettiğin yeni fotoğrafı şekillendiren gelişme şöyle:
Amerikan istihbaratı 26 Şubat’ta Senato’ya ‘Küresel Tehdit Değerlendirmesi’ raporunu sundu.
"ABD İRAN VE HİZBULLAH'I TERÖR LİSTESİNDEN ÇIKARDI"
Raporun İran ve Hizbullah ile ilgili üslubu alışılmışın ötesindeydi. Raporda gözden kaçan bir hususa İsrail medyası dikkat çekti. Times of Israil, haberi “Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper’in Senato’ya sunduğu raporda İran ve Hizbullah terör tehditleri listesinden çıkarıldı” ifadeleriyle verdi.
İran kanalı Press TV de “İran ve Hizbullah’ın Sünni aşırılıkçılarla mücadele ettiği” tespitini öne çıkardı.
"Şİİ ÇIKARLARINI KORUMAYA..."
Raporda “Irak ve Suriye’de İran dostane hükümetleri muhafaza etmeye, Şii çıkarlarını korumaya, Sünni aşırılıkçıları yenmeye ve Amerikan etkisi azaltmaya çalışıyor…
İslam Cumhuriyeti’nin mezhepçiliği köreltme, duyarlı ortaklar oluşturma ve Suudi Arabistan’la gerilimi düşürme niyetlerine rağmen İranlı liderler -özellikle güvenlik birimlerindekiler- bölge istikrarı için olumsuz tali sonuçları olan politikalar izliyor” denildi.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...