ÖZEL HABER | KARŞI GAZETE
Şuanki Cumhurbaşkanı dönemin Başbakanı R.Tayyip Erdoğan gezi olaylarından Koç Grubu'nu sorumlu tutmuştu. Bunun üzerine de Maliye Bakanlığı başta olmak üzere bir çok kurum aracılığı ile Koç Grubuna baskı uygulanmaya başlamış Gruba ait hisseler borsada dip yapmıştı.
Bu dönemde basında yer bulmayan bir başka baskının da Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca TÜPRAŞ'a yönelik yapıldığı ortaya çıktı.
ERDOĞAN'IN "KOÇ KUMANYA DAĞITTI" İDDİASI
Erdoğan, gezi olaylarının üzerinden henüz 20 gün geçmişken, miting meydanlarından olaylara katılan 30 bin kişiye ait kumanyanın Taksimdeki Koç Grubu'na ait Divan Hotel'den dağıtıldığını ve bunun hesabının Koç Grubu'ndan sorulacağını haykırıyordu.
SADECE 1 AY SONRA “DENETİMLİ GEZİ OPERASYONU”
25.07.2013 tarihinde Koç Grubu şirketlerinden Tüpraş, Aygaz ve Opet’e Maliye Bakanlığı VDK Başkanlığınca polis ve mali denetim elemanlarıyla baskınlar yapıldı.
Koç Grubu şirketlerine ait hisseler Maliye Bakanlığının başlattığı denetimlerle yüzde 3 değer kaybetmiş, yani Gruba ait 10 şirketin değeri 2 günde 4,5 milyar lira erimişti.
KOÇ GRUBUNA ÇİFTTE STANDART İNCELEME
Maliye Bakanlığı, daha önce büyük şirket ve işadamlarına yaptığı vergi incelemelerinden farklı olarak bu sefer 'aramalı inceleme' yaptı. Halbuki bunun için Maliye Bakanlığı'nın savcılık makamına delil sunması gerekiyordu. Bakanlığı harekete geçiren ise yapılan bir ihbar oldu. Yani makul şüphe(!) Aramalı inceleme yapılmasındaki amaç ise 'normal incelemede kaçırılma ihtimali olan bilgi ve belgelere ulaşmak' olarak belirtildi. Yetkililer, daha önce Aydın Doğan'a yönelik incelemelerde dahi bu yöntemin kullanılmadığına işaret etti.
BAKANLARIN BEYANLARI GERÇEKÇİ BULUNMADI
Önce baskının ihbara dayandığı açıklandı.
Ardından Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yaptığı açıklamada, “Vergi Denetim Kurulu yıllık 50 bin vergi incelemesi yapıyor. Gezi olayları ile vergi incelemeleri arasında kesinlikle bir ilişki yoktur.” demiş,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da, “Tüpraş’ta yapılan denetimin her zamanki denetlemelerden biri olduğunu savunarak, bu yüzden buna özel bir anlam kazandırmaya çalışmanın doğru olmadığı kanaatindeyim.” demişti.
Olayın üzerinden aylar geçtikçe Koç Grubuna yapılan baskı daha da anlaşılır hale geliyordu…
VDK BAŞKANLIĞININ SUÇ ÇIKARMA GAYRETİ BAKANLARI YALANLADI
13 Kasım 2013 tarihli Hürriyet Gazetesi haberine göre, VDK Başkanı Adnan Ertürk imzasıyla Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na 19 Eylül 2013 tarihinde gönderilen 24298 sayılı “Gizli” ibareli yazıda, Tüpraş, Aygaz, Opet ve Shell Turcas’la ilgili vergi mevzuatı kapsamında inceleme yürütüldüğüne değinildi.
Yazıda, söz konusu şirketlere ait 2009-2013 ilk altı ayı arasındaki dönemde bakanlık kayıtlarına intikal eden akaryakıt ya da vergi kayıp kaçağınının tespitine veri teşkil edecek bilgi, belge, ihbar, şikayet, rapor, tespit, araştırma, soruşturma ve diğer bir çalışma olup olmağı bilgisi ile bu konuda mevcut olan bilgi ve belgelere ihtiyaç duyulduğu belirtilerek, söz konusu bilgi ve belgelerin başkanlıklarına gönderilmesi istendi.
Bu yazı o güne kadar Maliyenin diğer kurumlardan istediği en detaylı yazıydı. Halbuki Maliyenin elinde Koç Grubu şirketlerine yönelik herhangi bir somut suç delili sayılabilecek belgesi yoktu.
Adnan ERTÜRK’ün gezi olaylarına ilişkin bu mücadelesi sonrası 2014 yılının ilk yarısında Gelir İdaresi Başkanlığına atanmasıyla takdir gördü.
Maliyede bu gelişmeler olurken gümrük de boş durmamış.
BİR BASKI DA GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞINDAN GELMİŞ
Tüpraş’ta VDK Başkanlığınca 25.07.2013 tarihinde gerçekleştirilen sıradışı denetimle ilgili olarak Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, “Türkiye’de ticari faaliyette bulunan her işletmenin denetlenmesi doğaldır. Kamu buna yetkilidir, yapılan denetimin çok doğal olduğu kanısındayım.” demişti.
Meğerse Yazıcı’nın bu söyleminin arkasında Koç Grubuna yönelik medyadan gizlenen bir başka gizli operasyon yürütülüyormuş.
HAYATİ YAZICININ TALİMATIYLA KOÇ GRUBUNA HUKUKSUZ UYGULAMA
Tüpraş Rafinerileri A.Ş. nin IM000704 sayılı 20.11.2009 tarihli beyanname ile ilgili 1.303.755,70 TL lik vergi alacağı Bakanlık tarafından ödenmedi.
Süreç şöyle işledi…
Gezi olaylarından çok önce; 09.06.2010 ve 12.11.2010 tarihli iki adet Form A menşe belgesi ile ilgili olarak, 03.05.2012 tarihinde (Gezi olaylarından 1 yıl önce) Trablus Ticaret ve Sanayi Odası(Libya)’dan alınan yazıda Form A menşe belgelerinin doğruluğu teyit edilmişti.
Ancak, AB Genel Müdürlüğünce Libya Resmi birimlerinden temin edilen Form A menşe belgelerinin, anılan ülkenin düzenlediği diğer menşe belgeleri ile karşılaştırıldığı(!), mühürlerde, belge üzerinde imzası bulunan kişilerin unvanlarında, kullanılan belge formatlarında farklılıklar olduğu iddia edildi.
Bu sebeple, 03.05.2012 tarihli cevap, Genel Müdürlükçe 10.05.2012 ve 04.06.2012 tarihlerinde hem büyükelçilik hem de Trablus, Ticaret ve Sanayi Odasından soruldu. Bu yazışmaların yapıldığı tarihlerde ise, sözkonusu belgelerin Libya’dan sorulabilme süresinin 10 ay aşıldığı tespit edildi.
Bu sefer, 04.01.2013 tarihli Bakanlık Onayı ile müfettiş görevlendirildi. Müfettişler tarafından düzenlenen 05.04.2013 tarihli raporla eşyanın menşeinin firma muhasebe kayıtlarından tespit edilemediği ifade edildi.
Bu tarihlerde henüz Gezi Olayları başlamamıştı.
GEZİ OLAYLARI SONRASI BAKANLIK DÜĞMEYE BASTI
Evet, 17.06.2013 tarihli Erdoğanın tehditleri ve 25.07.2013 tarihli VDKB nin Koç Grubu şirketlerine yönelik baskınları Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nda da hukuksuz bir sürecin başlamasına sebep oldu.
Çünkü Koç Grubuna kaçakçılık darbesi vurulmak isteniyordu.
Müfettiş raporunu değerlendiren AB Genel Müdürlüğü alelacele 31.07.2013 tarihinde konuyu Bakanlık Makamına intikal ettirdi, 10.09.2013 tarihinde de tekraren soruşturma onayı alındı.
BAKANLIK MÜFETTİŞLERİ LİBYA’YA GÖNDERDİ
Tüpraşa ait belgelerin teyidi için bu kez 06-10.04.2014 tarihleri arasında Müfettişler Libya ya bile (!) gönderildi. Libya Resmi birimi, belgeleri doğruladığını bir kez daha teyit etti ve dosya daha önce olduğu gibi Tüpraş lehine sonuçlandı.