25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu yürüten polisler hakkında dava açan savcının iddianamesi Erdoğan'ın seçim konuşmalarını aratmadı.
25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu yürüten polisler hakkında dava açan savcının iddianamesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim konuşmalarını aratmadı.
25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu yürüten polisler hakkında dava açan savcı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim mitinglerindeki konuşmalarını aratmayan iddianamesinde, cemaatin milletvekillerinin olduğunu söyledi ama bu vekilleri Meclis’e sokan AKP’den hiç bahsetmedi. Kendisinin kapattığı yolsuzluk soruşturmasından darbe teşebbüsü çıkaran savcı, bir polis memurunun bir cemaatçiyle görüştüğüne ilişkin “tek bir HTS kaydı” dışında hiçbir cemaat bağlantısını ortaya koyamadı. İddianamenin sonuç kısmında “Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde; ‘Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir’ demektedir. Türk istiklal ve Cumhuriyetinin saldırı altında olduğu dönemlerden geçmekteyiz” denildi. İddianamede, Erdoğan’ın “devlet başkanı” olarak nitelendirilmesi ise dikkat çekti.
SAVCI HÜKMÜ ÇOKTAN VERMİŞ
25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasına takipsizlik veren Savcı İsmail Uçar, operasyonu yapan polisler hakkında “darbeye teşebbüs ve örgüt” iddiasıyla iddianame hazırladı. Savcı Uçar’ın hazırladığı iddianamede devam eden birçok yargılama sürecine ilişkin peşin hükümlere de yer verdi. Adana’da durdurulan MİT tırlarında mühimmat bulunmasıyla ilgili hem jandarma görevlileri hem de savcılar hakkında yargılamalar devam etmesine karşın, savcı Uçar “Asıl amaç Başbakan ve MİT müsteşarının yasadışı örgütlerle bağlantılı olduğu izlenimi uyandırmaktır. MİT tırları devletine ihânet eden birkaç kişi tarafından durduruldu” yorumunu yaptı.
HEM KUMPAS YORUMU YAPTI, HEM DE “DARBECİLER YARGILANIYOR” DEDİ
Cemaatin, kurduğu kumpaslarla askerleri yargılattığı, bir Genelkurmay Başkanını dahi tutuklamaya cesaret ettiği anlatılan iddianamede, 28 Şubat süreci için “Ancak görüldüğü gibi bütün vesayet taraftarları yargı önüne çıkmış, halkın iradesine rağmen artık Türkiye Cumhuriyetinde iktidarı ele geçirmenin mümkün olmadığını görülmüştür. Darbecilerin yargılanması ne ilk ne de son olacaktır. Türkiye’de de darbe yapanlar ve yapmaya çalışanlar yargılanmışlar ve bir kısmının yargılamaları devam etmektedir” şeklindeki yorumuyla kendisiyle çelişti.
DEVLETE KARŞI İNTİHAR SALDIRISI
Gülen’in parlamenter sistemin kodlarını bozduğu, devletin içine müritlerini sızdırdığı belirtilen iddianamede, “Örgüt üyeleri uyuyan hücreler misali emir ve talimat alana kadar normal görevlerini yürütmekte iken örgüt üst kadrosundan emir geldiği anda her biri birer intihar komandosuna dönüşebilmektedir. 17-25 Aralık tarihinde ve sonraki süreçte ( mit tırlarının durdurulması) ise artık örgüt yeterli olgunluğa eriştiğini düşünerek, devlete karşı intihar saldırısına kalkışmıştır” denildi. İddianamede, Cumhurbaşkanı Erdoğan için “devlet başkanı” ibaresini kullanan savcı Uçar, “Bugün FETÖ terör örgütü liderinin güdümündeki internet sitelerinin devlet başkanını, hükûmet üyelerini, yargı mensuplarının alenen tehdit etmeleri ve bunu basın özgürlüğü adına yapmaları, nereden nereye geldiğimizin göstergesidir” dedi.
REFERANDUMDA DA KANDIRMIŞLAR!
İddianamede savcı Uçar, mecliste cemaate bağlı milletvekilleri olduğunu ancak etkin konumda olacak kadar sayısal yeterliliğe sahip olmadıklarını belirtti ancak AKP’nin bu vekillerin Meclis’e girmesindeki rolünden hiç bahsetmedi. Fetullah Gülen’in, 2010 yılında AKP’yi destekleyerek “evet” oyu kullanılması yönündeki konuşmaları için “O günün şartlarında sanki cemaat demokrasiden yana tavır alıyor gibi algılanmıştı” diyen savcı Uçar, “Cemaatin asıl amacı demokrasiye katkı sağlamak değilmiş” ifadelerini kullandı.
İHANET 7 ŞUBAT İLE BAŞLADI
İddianamede, MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağırılmasının “ihânetin başladığı yer” olduğunu söyleyen Uçar, Başbakan Erdoğan’ın burada olayın farkına vardığını yazdı ancak 7 Şubat 2012’den 17-25 Aralık sürecine kadar geçen bir buçuk yıllık süreçte neden hiç bir önlem alınmadığına da açıklık getirmedi. Uçar, cemaatin yaptığı her eylemi kamu otoritesine ve hükûmete yapılan darbe teşebbüslerini önleme, suikast ihbarlarını değerlendirme gibi kılıflara soktuğunu” belirterek, Erdoğan ve AKP hükümetinin “kandırıldıkları” yönündeki açıklamalarını destekler ifadeler kullandı.
GENÇLİĞE HİTABEYİ ALET ETTİ
İddianamede, bazı gazetecilerin de hiçbir suç içermeyen görüşmeleri tape haline getirilerek, suç unsuru gibi gösterilirken, sonuç bölümünde ise Atatürk’ün Gençliğe hitabesine yer verilerek şöyle denildi:
“Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde; ‘Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir’ demektedir. Türk istiklal ve Cumhuriyetinin saldırı altında olduğu dönemlerden geçmekteyiz. Atatürk’ün söylediği gibi “ Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır”. Dahili ve harici düşmanlarımız her zaman oldu ve olacaktır. Gerek topraklarımız üzerinde hakimiyet kurmak isteyen unsurlar, gerek anayasal düzene kasteden terör örgütleri hep olagelmiştir. FETÖ Terör örgütü de yerli bir örgüt değildir. Kökü dışarda, devletin kılcallarına kadar sızmış, devlete kastetmiş bir ihanet örgütüdür.”
Asuman Aranca/Sözcü