MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, "10 Temmuz'da seçimli kurultay mümkün değil" dedi.
Bahçeli'nin konuşmasından satır başları:
Birleşik Krallık'ta tarihi bir referandum gerçekleşmiştir. Bu referandum büyük bir yankı bulmuş, uluslararası dengeleri sarsmıştır. Halkın kararına saygı duyulmalıdır. Birleşik Krallık AB ile ortak gelecek görmemiştir. Cameron referandum kartını devreye koyarak halkına sorması, taşları yerinden oynatmıştır. 50 yaş altı kuşağın AB'ye olumlu tavrı, 50 yaş üstünün olumsuz bakışı bir kutuplaşmanın da işareti olmuştur. Başbakan istifa kararı almış, diğer pek çok ülke AB'yi sorgulamaya başlamıştır. Birleşik Krallık'ta dip dalgaya tutunan bazı siyasetçiler AB'den ayrılmanın altyapısını oluşturmuştur. Artık derin bir uçurum söz konusudur.
2008 yılında ortaya çıkan finansal kriz sanal bahar havasını sonalandırmıştır. Büyüme oranları dibe vurmuştur. Sosyal çöküşlere, ekonomik yıkımlara kapı aralamıştır. Kaybedenenin milyarlarca insan olduğu adaletsiz ve ahlaksız sömürü düzeni eleştirilmiştir. Üretimi dışlayan, finansal oyunlara dayanan dünya ekonomisi mağdur kesmi yaratırken, oturduğu yerden kazanan küçük bir zümreyi palazlandırmıştır. Böyle bir dünya sisteminin uzun süre ayakta kalması akla ve mantağa aykırı olacaktır. Yeni bir pişmanlık referandumu için imza kampanyası düzenlese de, bu uzun sürelerin mahsulüdür.
CAMERON'IN İSTİFASI: LAYIĞINI BULDU
23 Haziran öncesi Britanya vatandaşları Türkler gelecek diye korkutulmuş, tercihleri çarptılmıştır. Bu bize göre, ağır bir hakaret ve cürümdür. İngiliz kibir ve kurnazlığı tesirini bir kez daha göstermiştir. Türk milletinin her ferdi gittiği ülkelere şeref kazandırmıştır. Biz bulunduğumuz coğrafyaya ahlak ve kaliteyi öğretiriz. Birleşik Krallık'ta Türkler üzerinden yapılan kampanyanın her türlü saptırmaya davetiye çıkardığı açıktır. Referandum sürecinde Cameron da iyi bir sınav verememiş ve layığını bularak sınıfta kalmıştır. Kısa sürede ağzının payını almıştır. Herkes mayasına ve mizacına uygun hareket edecektir. Türk milletini küçümsemek hiçbir emparyal devletin haddi olmayacaktır.
AB İLE MÜZAKERELER
AB'nin yapısı fiili bir Hıristiyan kulübü şeklindedir. AB'nin Müslüman Türk milletini kabullenmesi mümkün değildir. Biz ne yaparsak yapalık, milli ve manevi kabullerimizden taviz vermeden, Türklüğümüzü ve Müslümanlığımızı inkar etmen AB'ye girmemiz imkansızdır.
Geçmişte sarf ettiğimiz sözler ortadadır. AB ile ilişkilerimizde karşılıklı anlayış, saygıyı savunduk. Toprak bütünlüğümüze ve terör örgütü karşısında ülkemizden yana tavır almalarını istedik. AB'ye aday ülke olarak kabul edilişimiz 'lütuf değildir, bu hakka dayanmaktadır' dedik.
İSRAİL İLE ANLAŞMA
Ülkelerin ekonomik ve siyasi gücü de dış politikanın işleyişinde önemli bir etkendir. Dış politikanın hedefi, ülkenin güvenlik, siyasi, ekonomik ve kültürel çıkarlarının savunulması ve gelişmesidir. Sorunun çözümünde iki ülkenin kazançlı çıkması, uluslararası ilişkilerin akışına uygun değildir. İki tarafın da kazanması dengeye bağlıdır ama bu kolay değildir.
AKP 2009'dan beri İsrail ile sürtüşmektedir. İsrail'e söylenmedik söz kalmamıştır. Ancak Başbakan'ın yaptığı açıklamayla yeni bir evreye girildiği söylenmiştir. Böylece 2009 yılının ocak ayında Davos'ta başlayan one minute şovu bitmiştir. Mavi Marmara saldırısından sonra Türkiye-İsrail ilişkileri kopmuştur. Cumhurbaşkanı, İsrail'i terör devleti olarak suçlamıştı. İsrail'in barbarlıkta Hitleri geçtiğini söylemişti. Bu ülkeden hiçbir zaman iyi niyet beklenmemesini söylüyordu. Mavi Marmara gemisine saldırı savaş sebebiydi. 'Ben bu görevde bulunduğum sürece İsrail ile olumlu bir şeyi düşünemem. Zulüm bitmeden iyi bir şey düşünemem' demiştir. Demek ki zulüm bitmiştir. Meğerse hükümet İsrail ile gizli gizli buluşup anlaşmanın yollarını arıyormuş. Maden kucaklaşılacaktı bunca hakarete ne gerek vardı? Keskin çarkı nasıl izah edeceğiz? Teröristlerde onur ve gurur arayanlar dış politikada inandırıcılık bırakmamıştır. İsrail husumetini birden bire unutmak, bir defa millete saygısızlık değil midir? AKP hangi İsrail ile anlaşmıştır? AKP hükümeti, özür, tazminat ve ambargo şartı ileri sürmüştü. Ancak ambargonun kalkmayacağı itiraf edilmiştir. Bu anlaşmanın neresi zaferdir?
Kaynak: cumhuriyet.com.tr