Taksim tartışmalarının,
1 Mayıs'ı gerçek anlamından kopardığını iddia eden
Bahçeli, Twitter hesabından yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
"Her yılın 1 Mayıs günü Türkiye adeta alarma geçiyor. Milletçe diken üstünde duruyor, acaba ne olacak diye düşünüyor, yorumluyoruz. 1 Mayıs’ta işçimizi değil, işi gücü tahrik ve tertip olan; meslek olarak provokasyonu seçen karanlık odakların oyunlarını izliyoruz. Her seferinde, 1 Mayıs bölücü çevrelerin, yıkıcı unsurların, şiddet ve barbarlıktan nemalanan grupların meydan okumasına sahne oluyor. 'Taksim’e çıkardım, çıkamazdın' tartışmalarına hapsedilen Emek ve Dayanışma Günü gerçek anlamından koparılıyor, zehirleniyor. Halbuki işçimizin ağırlaşan meselelerini konuşmalıyız. Dökülen alın terleriyle uyumsuz vahşi sosyal ve ekonomik şartları masaya yatırmalıyız. Hiç tereddütsüz ifade etmeliyim ki, işçi emek veren, çalışan, yorulan, değer üretendir. Mutlaka ki emek kutsal ve saygındır.
İşçi denilince akıllara körleşmiş ideolojik akımların gelmesi, sınıflı toplum yapısının hatırlatılması yanlış olduğu kadar maksatlıdır. İşçi hepimize emanettir. Türkiye için fedakârlık yapan kardeşlerimiz hepimizin iftiharıdır. İşçinin hakkını savunmak asıl bizim görevimizdir. Hayatında işçiyi sadece malum kitaplarda okumuş, emek sarfiyatının doyumsuz lezzetine erişememiş kimselerin işçiden bahsetmesi istismardır. Eğer ki, işçilerimizin ihtiyaç ve beklentileri yalnızca Taksim Kazancı Yokuşu’na sıkıştırılırsa bu en başta emeğin ruhuna hakaret olur.
"1 MAYIS ÜZERİNDEN ESTİRİLEN KAVGALAR..."
Ezberlenmiş 'Emek-Değer Teorileri'yle vakit harcayan eski tüfekler, aşırı ve yasa dışı oluşumlar gerçekte işçilerimizin hasmıdır. Çünkü bunların geçim kapısı kırmak, yıkmak, zarar vermektir. Ki bunların en ufak bir hizmet ve eser üretme kaygısı ömürlerinde olmamıştır. Ses bombalarıyla, silahlarla, molotof kokteylilerle, havai fişeklerle, sapanlarla, kar maskeleriyle işçinin değil, ifritin yanında durulur. İstanbul’da cereyan eden olaylar her şeyin tanığıdır. Şiddetseverlerin 1 Mayıs merkezli komplosu yalnızca kötülük, yalnızca düşmanlıktır. 1 Mayıs üzerinden estirilen kavga ve anlaşmazlık rüzgarına hem siyasi iktidar hem de marjinal örgütler kaynaklık etmektedir.
Taksim Gezi Parkı’nda yaşanan toplumsal olay ve kamplaşmaların bir benzerini tekrar tetiklemek isteyen saray mukimi başaramayacaktır. Asgari ücret konusunda köşeye sıkışan ve hükümete sözcülük yapan 17-25 Aralık zanlısı, işçinin alın terini çalmaktan zaten mimlidir. İşçimizin hakkı kaçak ve karanlık saraydadır. İşçimizin nafakası millete hakaret eden küfürbaz ve haramzadelerin kursağındadır. Bu adaletsizlik düzelmedikçe iffetin sembolü, kazanmanın mükâfatı olan işçilerimizin refaha, feraha ve rahata kavuşması sadece bir hayaldir. Zor ve meşakkatli bir süreçten geçsek de, tüm işçilerimizin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü tebrik ediyorum. İşçi varsa iş vardır. İş varsa huzur vardır. Huzur varsa mutluluk vardır. Mutluluk varsa barış, birlik ve kardeşlik hâkimdir. Meraklanmayın, işçilerimizi sahipleneceğiz, onların helal ücretini alın terleri kurumadan layık oldukları seviyelerde ve şekilde vereceğiz. Bunun için ve bu nedenle 7 Haziran’da Bizimle Yürü Türkiye…"