CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’de son dönemde “dikta rejimi” uygulanmaya başladığını belirtti.
Kılıçdaroğlu, “Ülkenin çivisi çıktı. Düşüncesini ifade eden vatan haini ilan ediliyor. 7 Haziran seçimi bir dönüm noktası. Sandık güvenliği konusunda tüm teşkilatları uyardık” diye konuştu.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’de son dönemde “dikta rejimi” uygulanmaya başladığını belirterek, “AKP Hükümeti, toplumun tüm kesimlerini kendi düşüncesini kabul ettirmek istiyor. En ufak eleştiriye tahammül edilmiyor. Düşüncesini açıklayan, vatan haini ilan ediliyor. Türkiye’nin adeta çivisi çıktı” dedi. 7 Haziran seçimlerinin, “Türkiye için bir yol ayrımı” olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Türkiye treni kaçırırsa, tipik bir Ortadoğu ülkesi haline gelecek” diye konuştu. Kılıçdaroğlu’nun, CHP’nin seçim uçağında Taraf’a yaptığı açıklamalar şöyle:
“ELEŞTİREN VATAN HAİNİ”
Son dönemde yapılan “gözaltı” ve “tutulama” kararlarını değerlendiren Kılıçdaroğlu, demokratik hakların son dönemde adeta askıya alındığını belirterek şunları söyledi: “Anayasa’da kuvvetler ayrılığı var, fiili durumda yok. Anayasa’da basın özgürlüğü var, fiili durumda yok.
Anayasa’ya göre toplantı ve yürüyüşleri özgürlüğü var ama uygulamada yok. Anayasa’da güvence altına alınan tüm haklar uygulamada elinden alınıyor.
Bir kişinin yatığı konuşma nedeniyle gözaltına alınması, avukatın tutuklanıp hapse atılması, hakimlerin kararları nedeniyle gözaltına alınması, bunlar demokratik bir ülkede uygulama alanına bulmayacak şeyler. Çünkü Türkiye’de demokrasi yok. Bir dikta yönetimi var.
Toplumun herkesini gücünü zorlayarak kabul ettirmek istiyor. Aksi düşünceleri hükümet kabul etmiyor. Farklı düşünenler, düşüncelerini ifade edenler vatan haini ilan ediliyor. Örneğin, TÜSİAD başkanı, Merkez Bankası Başkanı vatan haini oldu. Ağır suçlamayı en tepedeki kişi tarafından yapılıyorsa kabul edilebilecek bir uygulama değil.”
“MEDYA İKİ YÖNLÜ BASKI YAPILIYOR”
AKP Hükümeti’nin baskılarından en fazla etkilenen kesimlerin başında da muhalif medya kuruluşları olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, muhalif medya kuruluşlarına iki yönlü baskı uygulandığını kaydetti. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Medya iki yönlü baskı altında.
Siyaseten baskı altına alınıyor. bazı kalemlerin yazmaması işsiz bırakılması için baskı var. İkincisi de ekonomik olarak muhalif basına reklam verilmemesi uygulaması var. Ekonomik ve siyasi açıdan medya baskı altında.
Turkcell mesala. AKP’nin yan kuruluşu haline dönüştü. Havuz medyasını destekleyen en önemli aktör haline geldi. Önceden tüm gazetelere ilan verirdi. AKP’nin eline geçtikten sonra sadece havuz medyasını destekleyen kuruma dönüştü. Kamu bankaları da böyle. İktidar şöyle bir özelliği var. Eleştiriye tehammül edemiyor.”
“SANDIK GÜVENLİĞİ İÇİN TEŞKİLATI UYARDIK”
Dünyanın gelişmiş hiçbir ülkesinde seçim güvenliğinden bahsedilmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Türkiye’de ise bunun adeta normal bir işlem haline geldiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Sandık güvenliği için elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğiz. İstanbul’da sivil toplum örgütleri bir hareket başlattı. Sandıkların güvenliği konusunda çalışacaklar.
Diğer partilerin de sandıklara sahip çıkması gerekiyor. Sandık güvenliğini sağlamaları gerekiyor. Bu şu anlama geliyor. AKP seçim yapmada güven vermiyor.
Güvensizlik toplumun tüm dokularına işlemiş durumda. Toplumun kaygısı, verdikleri oyların başkalarına gittiği yönünde.Okullardaki toplantı yapılması, memur-sen’in elemanlarının sandıklarda görevlendirilmesi dikkat çekici. Bu konuda tüm örgütleri uyarıda bulunduk.
Ayrıca yurt dışı ile ilgili de güzel çalışmalarımız var. Türklerin yoğun olduğu bölgelerde örgütlendik. Örgütlerimiz sandığında güvenliğini sağlayacak. Getiriliş dahil olmak üzere tüm süreçleri dikkatli izleyeceğiz.”
“SEZGİN BEY’İ VURABİLİRLERDİ”
Kılıçdaroğlu, AKP’nin iktidardan gitmemek için her türlü girişimde bulunabileceğini belirterek, seçim öncesinde provokasyonlar konusunda da tüm teşkilatı uyardıklarını söyledi.
Savcı Kiraz’ın rehin alınması sırasında CHP Genel Başkanı Sezgin Tanrıkulu’nun, da pazarlığa çağrılmasını eleştiren Kılıçdaroğlu, “Konuyla ilgili daha sonradan yaptığımız değerlendirmelerde Sezgin Bey, ‘beni bile vurabilirlerde’ şeklinde yorumda bulundu” dedi.
Kılıçdarloğlu, seçim öncesinde provokasyonlar konusundaki açıklaması şöyle: “AKP, iktidardan gitmemek için her şeyi yapar. Çünkü iktidardan düşmenin maliyeti çok ağır olacak. Bu maliyeti katlanacak durumda değiller. Savaş bile çıkarabilirler deniyor. Yapabilirler. İktidardan gitmemek için her şeyi yapabilirler. Biz de bunun için tüm ekipleri uyardık. Provakosyanlara gelmeyin, dedik”
“DOSYA YAĞIYOR”
Seçim stratejisinde bu kez yolsuzlukları ikinci plana bıraktıklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, sokaktaki vatandaşın birinci önceliğinin eve ekmek götürmek olduğunu söyledi.
Yolsuzlukların faturasının halka çıktığını hatırlatan Kılıçdarloğu, “Herkes yolsuzluk yapıldığını biliyor ve inanıyor. Bu bunun çözümünü merak ediyor.Biz de çözümü sunuyoruz. Yolsuzluklarla ilgili de çalışmalarımız devam ediyor. AKP içinden adeta dosya yağıyor” dedi.
Kılıçdaroğlu, emeklilere dini bayramlarda iki ikramiye verileceğine yönelik vaatlerinin büyük ilgi gördüğünü hatırlatarak, söz konusu vaadin kaynağının da hazır olduğunu yineledi. Kılıçdaroğlu söz konusu düzenlemeden, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve parti liderleri ile milletvekillerinin yararlanamayacağını da sözlerine ekledi.
“7 HAZİRAN YOL AYRIMI OLACAK”
7 Haziran seçimlerine kısa bir süre kala CHP’nin oylarının istikrarlı bir şekilde artığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, amaçlarının ilk etapta tek başına iktidar olmak olduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu, seçim sonrası için “şu partiyle koalisyon yaparız, şu partiyle yapmayız” şeklinde bir yorumda bulunmayı uygun bulmadığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, 7 Haziran seçimlerinin Türkiye için bir yol ayrımı olduğunu belirterek, seçimlerle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Şu anda tek hedefimiz var. Tek başına iktidar olmak. Onun da nendeni var. Türkiye’nin çivisi çıktı. Hukuk açısından, ekonomi açısından, hukuk açısından, insan hakları açısından öyle. Türkiye’nin kısa sürede toparlanmaya ihtiyacı var. Bunu yapabilirsek, Türkiye’yi bilgi toplumuna taşırız. Türkiye bu treni kaçırırsa tipik bir ortadoğu ülkesi olarak yoluna devam eder.”