Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin
Yenikapı'daki miting alanında gerçekleştirdiği İstanbul mitinginde konuştu. Muhalefet partilerine yüklenen Davutoğlu, "Bunların insanımızın derdiyle, ihtiyacıyla zerre kadar alakaları yok. Sadece kendi geleceklerini düşünüyorlar. Bildikleri kavgadır, çekişmedir, istikrarsızlıktır" dedi.
AKP'nin Türkiye'nin yegane umudu olduğunu söyleyen Başbakan, "İşte onun için, tek başına, işbaşına. Ne olur, gece gündüz 1 Kasım'a kadar çalışın. Dostlarınıza, komşularınıza, herkese anlatın. Bir daha bu kardeşinizi, Kılıçdaroğlu'na, Bahçeli'ye gitmek zorunda bırakmayın. Bir daha onların 'Hayır' diyen sesini duymak zorunda bırakmayın. Bütün bu blog siyasetine, hayır siyasetine, terör siyasetine karşı 1 Kasım'da birlik siyaseti mutlak suretle zafer kazanacaktır" diye konuştu.
KALABALIKLA BİRLİKTE FATİHA OKUDU
Başbakan Ahmet Davutoğlu, konuşmasının başında, "7 Haziran'dan bu yana milletimiz bir kere daha terörle imtihan ediliyor, bir kere daha yüreklerimizi kanatan alçakça saldırılara uğradık. Askerlerimiz, polislerimiz, çeşitli hizmetlerde görev yapan insanlarımız, sivil vatandaşlarımız, şehit edildiler, katledildiler" diyerek, şehitler için Fatiha okunmasını istedi. Başbakan kürsüden, partililer de alandan Fatiha okudu.
'1 KASIM'DA HADLERİNİ BİLDİRELİM'
Davutoğlu AKP'nin önüne çeşitle engeller çıkarıldığını savunarak, miting alanındakilere, "Ağababalarından aldıkları talimatlarla harekete geçtiler. Önce montaj kasetlerle bu yürüyüşü durduracaklarını zannettiler. Biz Atlantik ötesinden, dağlardan, diğer mihraklardan gelen seslere karşı milletimize döndük. Size döndük, sizin yüreğinize, vicdanınıza döndük. Ey İstanbul, bütün bu hainlere 1 Kasım'da hadlerini bildirmeye var mısınız?" diye sordu.
'90'LI YILLARDAKİ FAİLİ MEÇHULLERİN OLDUĞU DÖNEM DEĞİL"
Başbakan Davutoğlu şöyle devam etti:
"Bu şer cephesi vazgeçmedi, Gezi kalkışmasının bir benzerini Kobani bahanesi ile yapmaya kalktılar. Tam Cumhurbaşkanlığı makamına Cumhurbaşkanımız oturmuşken, yeni hükümet kurulmuşken, birden malum eş başkan talimat verdi. Hani şimdi 'Katil devlet' diye küstahça konuşan adam, o zaman Kobani olaylarını bahane ederek insanları sokağa çıkmaya, silahlanmaya davet etti. Eski devlet değil bu, 90'lı yıllardaki faili meçhullerin olduğu dönem değil. Şimdi devletle milleti buluşturan AK Parti kadrolarının kurduğu kudretli Türkiye Cumhuriyeti Devleti var. Kobani'de DEAŞ teröründen kaçan yüzbinlere kucak açan Türkiye'nin sokaklarını karıştırdılar, vatandaşlarını hedef aldılar. 50 vatandaşımız, hani Yasin Börü ile simgelenen o gencecik bedenler, onlar tarafından katledildi. Baktılar ki AK Parti bu tür oyunlarla devrilmiyor, bu sefer başka bir planı devreye soktular. Emanet oylarla, yalan ve iftiralarla bu kardeşliği, bu birlik ve beraberliği bozmak için hain bir senaryoyu harekete geçirdiler. Şimdi de Nişantaşı'ndan Kandil'e köprüler kuruyorlar. Onlar nefret köprüleri, onlar şiddet, terör köprüleri kursunlar; biz gönül köprüleri kuruyoruz."
'TERÖRDEN BARIŞ OLUR MU?'
"Ellerindeki medya gücünü kullanıp, bunlar, 40 yıllık terör örgütünü barış havarisi gibi gösteriyorlar. Doğuda terörü kutsayanları, terörün en has destekçilerini makyajlıyorlar. Allıyorlar, pulluyorlar, barış güvercini yapmaya çalışıyorlar. Allah aşkına, terörden barış güvercini olur mu? Allah aşkına, bir sabah Diyarbakır'da bir çorbacıyı tarayıp, orada garsonu, çorba içeni Türk-Kürt demeden katledenden barış güvercini olur mu? Her gün sivillere saldıranlar, güvenlik güçlerimize pusu kuranlar bunlar değil mi? Sonra da iki kelimelerinden biri, barış. Hendek kazarak mı barış inşa edeceksiniz? Pusu kurarak mı? Masum sivilleri öldürerek, katlederek mi bunlar barış inşa edecek? Bu ikiyüzlülüktür, bu yalancılıktır."
'HİÇBİR ÖNŞART SUNMADAN BÜTÜN PARTİLERE UZLAŞMA ÇAĞRISINDA BULUNDUK'
"Biz 7 Haziran'dan bu yana 1 saniye dahi bu ülkede boşluk olmasına izin verdik mi? Ülkeyi yönetimsiz bıraktık mı? Elimizi taşın altına koymakta hiç tereddüt ettik mi? Hiçbir önşart sunmadan bütün partilere uzlaşma çağrısında bulunduk. CHP ne yaptı? Hani Sayın Kılıçdaroğlu, daha ilk gün çıktı dedi ki, 'Biz bir blokuz' dedi; CHP, MHP, HDP. Hani biz seçimden önce söylüyorduk, o seçimden sonra da söyledi, 'Blok siyaseti' dedi, 'AK Parti'yi dışlayacağız' dedi. Hemen Meclis Başkanlığı'nda bunu denediler. Yüzde 41 oyu olan partiyi dışlamak mümkün mü? AK Parti'siz bir Türkiye siyaseti mümkün mü? AK Parti olmadan Türkiye'nin kaderini çizmek mümkün mü? Olmadı. Neden olmadı? Hemen arkasında Meclis Başkanlığı'nda dimdik duran 258 kardeşimiz onlara blok siyaseti olamayacağını gösterdi."
'ONA BİRİNİN EVET DEMEYİ ÖĞRETMESİ LAZIM DA HANGİ DİLDE ÖĞRETECEĞİZ BİLEMİYORUM'
"Kılıçdaroğlu 'Blok siyaseti' diyor, Bahçeli 'Hayır siyaseti'. Allah aşkına, Bahçeli'nin ağızından hiç 'Evet' diye bir şey duydunuz mu? Bugün Ankara'da sırf bunu örtmek için kendisi 'Evet' diyemiyor da, kitlelere 'Evet' dedirtmeye çalışmış. Bir kere de millet için, hayırlı bir iş için 'Evet' de. Kendisine ne teklif götürdüysek 'Hayır' dedi. Ne yapar Bahçeli? Köşesinde oturur, 'Terörle mücadele et' diye başkalarına görevler verir. Benim bildiğim MHP'liler ülkelerine hizmetten asla kaçmayacak, sorumluluk sahibi insanlardır. MHP tabanından biz o dönemde çok önemli mesajlar aldık. Ama Bahçeli 'Hayır' dedi, başka bir şey demedi. Ona birinin 'Evet' demeyi öğretmesi lazım da, hangi dilde öğreteceğiz bilemiyorum. Milletin dilini kaybeden, milletin lügatını unutan 'Evet' diyebilir mi millete? Bu tutumdan en çok samimi MHP'li kardeşlerim rahatsız oldu. Çünkü siyasi parti demek, sorumluluk almak demek. Sorumluluk almadı, korktu, çekindi. Ama Sayın Bahçeli, bütün MHP tabanından gelen tepkilere rağmen her şeye 'Hayır' dedi. Siyasi kriz olmuş, ekonomik kriz olmuş, Türkiye terörle mücadele ediyormuş, onun hiç umurunda değil. Söze gelince, kimse ondan daha fazla bağıramıyor. Bağıracağı zaman maşallah sesini yükseltiyor."
'BİR KERE DE TEBESSÜM ET'
"Ağzında hakaretler. Bugün de Ankara mitinginde yine küfürler, hakaretler, iftiralar eksik olmuyor. Siyasi nezaketten nasibini almamış, bayramlık ağzını her açtığında öfke kusuyor. Sürekli kızgın, sürekli öfkeli, habire birilerini suçluyor. Bir kere de tebessüm et. Bir kere de halk senin mütebessim yüzünü görsün. Yok... Sürekli öfkeli, sürekli kızgın. Herkesi suçluyor. Vatan hainliği ile suçluyor, terörist olmakla suçluyor, bölücülükle suçluyor. Buradan soruyorum; sen değil miydin Sayın Bahçeli, MHP'lilere, kardeşlerimize katil diyenlerle aynı hükümeti içine sindiren sen değil miydin 99'da? Sen değil misin; İç Güvenlik Yasası konuşulurken HDP ile kol kola girip bizi yalnız bırakan? Sen değil miydin, daha 4 yıl önce en yakın arkadaşlarına kumpas kurup partine ameliyat yapmak isteyen paralel yapıya selam duran? Şimdi çıkmış, tek bayrak, tek millet, tek devlet diyerek, ülkede ayak basmadık yer bırakmayan Sayın Cumhurbaşkanımıza, bizlere hakaret ediyor."
ÖZEL HELİKOPTERLE GELDİ
-Miting planlanan saatten yaklaşık 1 saat sonra başladı.
-Başbakan Davutoğlu, seçim yasakları kapsamında miting alanına özel helikopterle geldi.
-Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu ile birlikte sahneye çıkarak kalabalığı selamladı.
-Başbakan'dan önce milletvekili adayları kürsüye çıktı. Kürsüye çıkan isimler arasında Ali Babacan ve Nimet Baş gibi isimler de yer aldı.
O ŞİİRİN ŞARKISI SÖYLENDİ
Başbakan Davutoğlu platforma çıkmadan önce, çeşitli sanatçılar şarkı söylemek için sahnedeydi. Grup Tillo Kürtçe türküler söyledi.
TSK görüntüleri eşliğinde Eşre Ziya Terzi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın cezaevine girmesine neden olan "Minareler süngümüz / Kubbeler miğferimiz" şeklindeki şiirin sözlerinin yer aldığı şarkıyı söyledi. Alandaki kalabalık dev Türk Bayrağı açtı.
BAŞBAKAN KONUŞURKEN AYRILDILAR
Başbakan Davutoğlu'nun konuşması 1 saat 5 dakika sürdü. Ancak daha konuşmanın başlarında alan boşalmaya başladı. Mitinge katılanların büyük bir bölümü erkenden evlerine dönmek için alandan ayrıldı.
Başbakan konuşmasının sonunda ön bölümde kalan kalabalığa seslendi.
Kaynak: DHA