Gezi Direnişi sırasında polisin dayağıyla omurgası kırılan gencin davasında İçişleri Bakanlığı mağduru suçladı.
Gezi Parkı direnişi sırasında Fındıklı’daki polis müdahalesinde omurgası kırılan C.Ö.’nün İstanbul İdare Mahkemesi’nde İçişleri Bakanlığı’na açtığı tazminat davasında, bakanlık Hukuk Müşavirliği’nden akıllara durgunluk veren bir savunma geldi.
OLAYLARIN MERKEZİNDE?
Bakanlık savunmasında, C.Ö.’nün polislerce dövülüp omurgasının kırılmasını tedbir almadan olaylarında merkezinde olmasına bağlayarak, kusurun kendisinde olduğunu savundu. Bakanlık talep edilen 10 bin TL tazminat talebinin fahiş olduğunu, sebepsiz zenginleşmeye neden olacağını belirtti.
Bahçeşehir Üniversitesi’nde bir sınavda gözetmenlik yapan C.Ö.’nün, 16 Haziran 2013’te evine giderken Fındıklı’da polisin eyleme müdahale ettiği sırada omurgası kırıldı.
'İŞKENCE' TANISI KAPSAMINDA
C.Ö.’nün yaşadıkları nedeniyle sağlığı ve algılama yeteneği basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek derecede bozulduğu İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı’nın raporu ile tespit edildi. Adli Tıp raporunda fiziksel ve ruhsal değerlendirme sonucu saptanan travma bulgularının tamamının “işkence” tanısı kapsamında olduğu kaydedildi.
C.Ö. avukatı Uğur Altınarık aracılığıyla polisler hakkında suç duyurusunda bulundu, hukuk dışı saldırının sorumlusu olduğu gerekçesiyle de İçişleri Bakanlığı’ndan 10 bin TL’lik tazminat istedi.
"HER MAKUL İNSAN TEDBİR ALIR"
İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşavirliği de İstanbul 1. İdare Mahkemesi Başkanlığı’na davanın reddi istemli bir savunma yolladı. 1. Hukuk Müşaviri Yardımcısı Adnan Türkdamar tarafından kaleme alınan savunmada, dava konusu olayın meydana gelmesinde C.Ö.’nün kusuru bulunduğu iddia edildi.
C.Ö.’nün “her makul insanın” alacağı tedbirleri almadan, olayların merkezinde bulunduğu kaydedilerek, olayın idarenin eyleminden değil, C.Ö.’nün yaralanmasının kendi söz, eylem, davranışlarıyla gerçekleştiği öne sürüldü. Savunmada, Adli Tıp raporunun mahkeme ve savcılık kanalıyla istenmediği belirtilerek bu usulde alınmadığı için değerlendirme dışında tutulması istendi.
İDARE SORUMLU DEĞİL
Savunmada Borçlar Kanunu’nun 63. maddesine yer verilerek polis saldırısından idarenin sorumlu tutulamayacağı kaydedildi. Borçlar Kanunu’nun 63. maddesinde yer alan hüküm ise şöyle: “Kanunun verdiği yetkiye dayanan ve bu yetkinin sınırları içinde kalan bir fiil, zarara yol açsa bile, hukuka aykırı sayılmaz.
ÖZEL VE KAMUSAL YARAR VAR
Zarar görenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar, zarar verenin davranışının haklı savunma niteliği taşıması, yetkili kamu makamlarının müdahalesinin zamanında sağlanamayacak olması durumunda kişinin hakkını kendi gücüyle koruması veya zorunluluk hallerinde de fiil, hukuka aykırı sayılmaz.”
Kaynak: Cumhuriyet / Canan Coşkun