Sokaktaki şiddete, karşıt görüş çatışmasına, toplumsal olaylarda orantısız kuvvete çocuklarını kurban veren anneler acıda buluştu. Evlat acısına kalbi daha fazla dayanamayan anneler vaktinden önce öldü.
Yaşamaya devam edenlerse yaşından önce yaşlandı. Hayatın yalnızca nefes almaktan ibaret hale geldiği anneler, kucaklarında çocuklarının çerçeveli fotoğraflarına sarılarak dolaşıyor, adalet arıyor.
Yürekleri kanayan kadınlar, “Kendi acımızdan sonra öldürülen her gencin cenazesi bizim evimizden kalkar, yüreğimizi dağlar. Allah evlat acısını düşmanıma vermesin” dedi. İşte evlat acısı yaşayan annelerin dilinden, yaşadıkları acının sözcüklere dökülmüş hali...
‘PENCEREDE OĞLUMUN GELMESİNİ BEKLİYORUM’
(Gezi eylemlerinde Hatay’da öldürülen Abdullah Cömert’in annesi Hatice Cömert)
“HER gün ağlıyoruz. Bütün annelere Allah sabır versin. Bak kış bitiyor, bahar geldi ama Abdocan’ım yok, gelmiyor! Gelir diye her sabah pencerenin dibine oturup ‘Şimdi Abdocan’ım gelecek’ diye bekliyorum.
Montuna, elbiselerine, eşyalarına sarılıyorum. Çocuklarımız öldürüldü. Allah sabır versin tüm annelere. Öldürülen her gencin kaybıyla kendi evladımın öldürülüşünü hatırlıyorum. Evlat acısı çok büyük. Çok zor. Her gün ölüyorum. Her cuma Abdocan’ın mezarına gidiyorum.”
‘UĞUR’UN ÖLÜ BEDENİ GÖZÜMDEN GİTMİYOR’
(Kızıltepe’de 13 kurşunla öldürülen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın annesi Makbule Kaymaz)
“UĞUR’un ve Ahmet’in (eşi) bedenleri, o mermiler gözümün önünden gitmiyor. Bu olay yaşandığı zaman resmen dünya yıkıldı. Fırtına, kar, yağmur, boran üst üste geldi. Artık çocukların ölmesini istemiyoruz. Kürt, Türk, Arap, Ermeni, Alevi, Çerkez, Laz kim olursa olsun sonuçta hepsi insan. Artık insanlar ölmesin.”
‘AĞARAN SAÇLARIMI NASIL BOYATAYIM?’
(Gezi eylemlerinde Eskişehir’de dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz)
“YAŞANAN her kayıpta acım tazeleniyor. Özgecan öldüğünde Aliş’imi kaybettiğim gün gibi acı çektim. Taziyeye gittim. Her kayıpta acımız tazeleniyor. Ali’mden sonra adına açtığımız vakfa geliyorum, arkadaşlarını görüyorum.
Onlarla teselli bulmaya çalışıyorum. ‘Saçların bembeyaz oldu, boyat’ diyorlar. Evladım öldü nasıl boyatayım? Ben artık onun eşyalarına dokunarak, kıyafetlerine bakarak yaşıyorum. Allah hiç kimseye yaşatmasın. Babamı da kaybettim ama baba acısı evlat acısının yanından bile geçemiyor.”
‘EVLATLAR ÖLMESİN’
(Berkin Elvan’ın cenaze töreninin ardından Okmeydanı’nda vurulup öldürülen Burakcan Karamanoğlu’nun annesi Nuriye Karamanoğlu)
“EVLAT acısını ancak yaşayan bilir. Allah bu acıyı kanımı içmiş düşmanıma yaşatmasın. Bir sene oldu. Aklımdan hiç çıkmıyor. Onunla yatıp onunla kalkıyorum. Askerden geleli 3 ay olmuştu. Daha doya doya koklayamadım bile yavrumu. Bambaşka bir çocuktu. Şiddete karşıydı. İki dileğim var; adalet yerini bulsun ve bunu yapanlar hem adalette hem de Allah karşısında hesap versin. Hiçbir zaman evlatlar ölmesin.”
‘ÖLEN GENCİN CENAZESİ BİZİM EVDEN KALKIYOR’
(Öldürülen gazeteci Metin Göktepe’nin annesi Fadime Göktepe)
“Bir ressamın resmi var evde; ikimizi bir arada çizmiş. Her sabah kalktığında Metin sanki o resimde ‘Günaydın’ diyor, gülümsüyor, sonra konuşuyoruz. Ali İsmail’in dövülüşünü gördüğümde içim sızladı. ‘Metin de böyle öldürüldü’ dedim... Her gencin cenazesi bizim evden kalkıyor... Bütün bu çocuklar Metin gibi gülüyor. Hepsi güzel çocuklar...”
‘YAĞAN HER KAR ATEŞ OLUP BENİ YAKAR’
(Kartopu yüzünden öldürülen Nuh Köklü’nün annesi Çiğdem Köklü)
“YAVRUM gitti! Ciğerlerim parça parça. Derdim, acım çok büyük. Kuzumun ne hayalleri vardı. Babası devlet memuruydu, onu ne yokluklarla büyüttüm. Büyüttüm ki hayallerine kavuşsun. Ama aldılar evladımı. Şimdi aldığım her nefeste o var. Bundan sonra yağan her kar içime ateş olur düşer beni yakar.”
‘ANNELERİN FERYADI SON BULSUN’
(Ege Üniversitesi’nde karşıt görüşlü öğrenciler tarafından öldürülen Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun annesi Özlem Çakıroğlu)
“EVLAT acısını Allah kimseye vermesin. Annelerin artık feryadının dinmesi gerekiyor. Bunun için oğlumun bir adım attığını düşünüyorum.
Herkesi birleştirdiğini, bütün farklı görüşten insanları bir araya getirdiğini ve bir şeylerin değiştiğini umuyorum. Birlik olmazsak bu böyle devam edecek.
Ama ben oğlumla gururluyum. Bu düzeni değiştirmek için bir kıvılcım attı ortaya. Umarım bu tüm Türkiye geneline yayılır.”
‘GÖZÜMÜN YAŞI DİNMİYOR’
(Diyarbakır’daki Kobani olayları sırasında pencereden atılıp üzerinden otomobille geçilerek öldürülen Yasin Börü’nün annesi Hatice Börü)
“ANNELER ağlamasın diyorlar ama bazen de bizim olayda olduğu gibi anneler bir anneyi ağlatıyor. Üst katın balkonundan alt kata ipi sarkıtarak saldırıyı yapan kişiyi eve indiren bir anneydi. Evladımın arabayla üzerinden geçen bir anneydi. Olayları örtbas etmek için yüzlerini kapatanlar da yine anneydi. Bugüne kadar herkese koşan anneler benim evladım için niye ses çıkarmadılar? Gözümün yaşı dinmiyor, bundan sonra da dinmez.”
‘CANIMIZ YANDI, KAVRULDUK’
(Okuldan eve dönerken öldürülüp yakılan üniversite öğrencisi Özgecan Aslan’ın annesi Songül Aslan)
“Bir dolmuşa binip de evine gelirken bu katliamın olmasına benim aklım ermiyor, akıl sır erdiremiyorum. Kızımın tek hatası dolmuşa binip evine gelmek mi? Benim kızım katledildi.
Tek hedefi okumaktı. Benim kızım bu ölümü hak etmedi. Kimse bu acıyı çekmesin. Hiçbir can yanmasın, hiçbir evlat ölmesin. Bizim canımız yandı, bizler kavrulduk.”
Kaynak: Ümran Avcı / HT gazete