Ahmet Hakan’ın dövülmesine ilişkin soruşturma kapsamında savcılık, gasteci-tivi yorumcusu Cem Küçük’ün de ifadesi alacakmış.
Bu haberi okuduğumda dudaklarımda belli belirsiz bir tebessüm belirdi...
Merak ediyorum, savcı, Ahmet Hakan Coşkun için köşesinde "7 Haziran seçimleri öncesi PKK’nın baş propagandisti Ahmet Hakan’dı. Bunu bilmeyen yok. Türk milleti Coşkun’un tüm ihanetlerini kaydetti ve elbette bedelini ağır ödetecek (...) Şizofreni hastaları gibi hâlâ kendini Hürriyet’in Türkiye’yi yönettiği günlerde zannediyorsun. İstersek seni sinek gibi ezeriz. Bugüne kadar merhamet ettik de hâlâ hayatta kalabiliyorsun" yazan Küçük'e ne soracak?
Örneğin,
1- Siz insanları nasıl ve neden "PKK’nın baş propagandisti" olarak suçlayabiliyorsun?
2-Yazınızda "Türk milleti Coşkun’un tüm ihanetlerini kaydetti ve elbette bedelini ağır ödetecek” demişsiniz.
a- Coşkun kime, neye ve nasıl ihanet etti?
b- Yine Coşkun bu ihanetin bedelini, kime ve nasıl ödeyecek? Burada hukuk dışı bir yöntemden söz ediyorsanız siz bir tür cezalandırıcı ya da intikamcı mısınız? Yok, hukuk yoluyla ödenecek bir hesaptan söz ediyorsanız, siz kendinizi savcı ve/veya hakim mi sanıyorsunuz?
3- Yine yazınızda "İstersek seni sinek gibi ezeriz. Bugüne kadar merhamet ettik de hâlâ hayatta kalabiliyorsun" diye yazmışsınız.
a- Bir insanı neden ve nasıl, "sinek gibi" ezebiliyorsunuz? Bu gücü kimlerden alıyorsunuz?
b- "Bugüne kadar merhamet ettik de hâlâ hayatta kalabiliyorsun" sözü, en azından "Ölümle tehdit" değil midir? Çoğul konuştuğunuza göre, sizin de içinde bulunduğunuz, bu "merhamet" edenler gürûhu kimlerdir? Bugüne kadar merhamet etmeyip, "hayatta kalmasına" izin vermediğiniz kişiler oldu mu?
Gibi soruları soracak/sorabilecek mi? Merak ediyorum.
***
Bu küçük gasteci tarafından tehdit edilen tek kişi Ahmet Hakan Coşkun değil. Bugüne kadar birçok işadamı, gazeteci ve aydının bu tehditlerden nasibini aldığını biliyoruz.
Örneğin sık çıktığı bir tivi kanalında "MİT TIR'larını" haberleştiren Can Dündar'dan söz ederken partneri Nagehan Alçı ile ağız birliğiyle "Bu olay ABD'de olsaydı CIA tarafından öldürülürdü" demişlerdi.
Merak ediyorum, Savcı bütün bu soruları sorabilecek mi?
***
Bundan 3-4 yıl öncesine kadar bu küçük gastecinin yerinde bir başka küçük gasteci vardı: Mehmet Baransu. Lakabı da "Bavulcu" idi. Kendisine bir şekilde bavulla iletilen "delil"(!)leri, kendisi gibi görevli -ki şimdi bir kısmı kaçak olan- savcılara iletmekti.
Bu küçük gasteciyi tanımıyorum ama Bavulcu Baransu ile -kendisini en güçlü(!) olduğunu hissettiği dönemde- tartışmışlığım var. Bana telefon açıp, -içeri attırmakla, işten attırmakla- tehdit etmişliği de var. Benim de Baransu'ya, "Bugün bana her şeyi yapabilirsin. Ancak bir gün seni de kullanıp atacaklar" demişliğim var!
İkimiz de haklı çıktık. Baransu tehditini gerçekleştirip beni işimden etti. Ancak benim uyarım da gerçek oldu. Baransu da kullanılıp atıldı. (Şimdi tutuklu. Umarım adil yargılanır)
Yani lafın kısası gazeteciler, işsiz bırakılabilir ve hatta içeri atılabilirler ama onurlarını kaybetmezler. Ancak gasteciler işleri bittiklerinde kirli bir kağıt mendil gibi çöpe atılırlar.
***
Gelelim gazetecilikle, gastecilik sınırında olanlara...
Biliyorum yandaş medya içinde yandaş olmayan insanlar var.
Tesadüfen karşılaştığımda bana "Utanıyorum, havuz medyasında çalışıyorum" diyen eski muhabirim gibi...
Yine, bir vesileyle konuşurken bana "Ne yapayım, ekmek parası" diyen, yandaş bir gastede ekonomi editörü olarak çalışan genç arkadaşım gibi...
Yine, "Bütün bunları inanarak mı söylüyorsun?" diye sorduğumda, "Hayır ama öyle konuşmak zorundayım" diye cevap veren havuz medyasındaki bir haber müdürü gibi...
Yine, "Programına neden aadece AKP'li çıkartıyorsun?" diye sorduğumda, "Konukları ben belirlemiyorum" diyen yandaş bir televizyonun moderatörü gibi..
Yine, o moderatör gibi bir savunma yapan Genel Yayın Yönetmeni gibi...
Arkadaşlar artık eşiktesiniz. Bu günden sonra daha cesur olun. Artık sadece, "Özgür Basın Susturulamaz!" pankartı ile yürümek yetmez. Gerekirse kalemlerinizi kırın!
Çoğu kez aynı düşünmesem de ekranlardan ayrıldığını açıklayan Mehmet Ali Öner gibi...
#MerakEdiyorum