RÖPORTAJ | KARŞI GAZETE
Adı CHP için ilk geçtiğinde çok tepki aldı... Mansur Yavaş ve Ekmeleddin İhsanoğlu'ndan sonra CHP'nin 'sağa' kaydığının en büyük işareti olarak gösterildi... Şimdi ise CHP'nin Tanıtım ve Halkla İlişkiler politikası, ona emanet...
CHP MYK'nın en çok konuşulan yeni ismi Mehmet Bekaroğlu, Karşı Gazete'ye konuştu.
Neden CHP'yi seçti?
PM'ye cinsiyet kotası kullanılarak girdiği iddiaları için ne dedi?
Bir CHP'li olarak ne vaad ediyor? Son dönemde telefonlarının dinlediği ortaya çıkan Bekaroğlu, bu skandaldan kimleri sorumlu tutuyor?
Karşı Gazete sordu, Bekaroğlu yanıtladı.
"HALAT ÇEKME OYUNU OYNAR GİBİ SİYASET YAPILMAZ"
Neden aktif siyasete, CHP'den girme kararı aldınız?
"30 Mart yerel seçiminde Rize'de Belediye Başkanı Adayı olmuştum. Saadet Partisi çatısı altında bağımsız listeden... Sonra aktif siyasetten çekilmeyi planlarken bu teklif geldi. Kemal Kılıçdaroğlu ile zaten görüşüyordum. Uzun müzakereler yaptık. Onun anlattıkları ile benim bakışım örtüştü ve beni CHP'ye davet etti. Çok düşündüm bu teklifi... Herkes niye "evet" dedin diye soruyor.
"CHP, KİMLİK SİYASETİ OYUNUNDAN ÇEKİLMELİ"
Ben siyaseten yaşadığımız durumu halat çekme oyunu metaforu üzerinden tanımlıyorum. Halat çekme oyununda, kim öbür tarafı kendine çekerse oyunu kazanır. Ama oyunda güç kontrolu olmadığı için kazanan da karşısındakini çekince yere düşer. Sonra kaybeden taraf, onun üzerine yığılır. Türkiye'de yapılan kimlik siyaseti böyle bir şey. Bize yıllardır bunu yapıyorlar. Kimlikler üzerinden siyaset yapma, Türkiye'nin enerjisini boşa harcatıyor... Artık bu siyaset şekli, bölgemizde yaşananlar nedeniyle tehlikeli bir hal almaya başladı. Irak'ta, Suriye'de yaşananlara bakın... Eğer CHP, bu halat çekme oyunundan çekilirse, bu oyun bütünüyle bozulur".
CHP'ye katılma kararı kolay oldu mu?
"CHP'YE KATILMAK, ZOR VE RADİKAL BİR KARAR OLDU"
"Sayın Kılıçdaroğlu'nun, böyle bir gayret içinde olduğunu gördüm ve buna katkı yapacağımı düşünerek, CHP'ye katıldım. Zor oldu. Radikal bir karar... Sonuçlarını göreceğiz..."
CHP'ye nasıl bir katkı sunacağınızı düşünüyorsunuz?
CHP, bu ülkede ana muhalefet. Kim ne derse desin, bir kitle partisi... Türkiye'deki gerginlik ve sorunların merkezinde bir parti... Devleti, cumhuriyeti kuran, çok partili sisteme geçmede öncülük eden bir parti... Bu özellikleri CHP'yi önemli hale getiriyor.
"CUMHURBAŞKANI, TEKERİ PATLAMIŞ KAMYON GİBİ"
AKP ise alabildiğine kimlik siyaseti yapıyor... Sürekli CHP'yi 'öteki' olarak gösteriyor. Eğer CHP bu siyaseti başka mecralara kaydırırsa, kimlik siyasetinden mesela taşeron işçiliğe, iş kazalarına, emeğe doğru kaydırırsa, bu oyun bozulur... Şu an Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu siyaset anlayışı ile tekeri patlamış bir kamyon gibi yokuş aşağı iniyor. Bu durum sadece ona değil, hepimize zarar verebilir. Eğer CHP, bu kimlik siyaseti oyunundan çıkarsa, AKP'yi de normal siyasetin zeminine çeker. Bunu, yani CHP'nin değişmesini, yanlış algıları kırma gayretini, ciddi bir proje olarak görüyorum, anlamlı buluyorum...."
"GENEL BAŞKAN KONTENJANINDAN PM'YE GİRMEM NORMAL"
PM'ye Bilim Yönetim Kültür Platformu'ndan ve kadınlar için getirilen cinsiyet kotasından yararlanarak girdiğiniz söyleniyor. Bazı partililerden eleştiriler var. Bu eleştiriler için ne düşünüyorsunuz?
"Ben isterdim ki normal listeden aday olayım ve delege seçsin ya da seçmesin. Ama Genel Başkan Kılıçdaroğlu beni davet etti partiye. Dolayısıyla Genel Başkan kontenjanından aday gösterilmem normal. Zaten platforma aday olunmuyor. Üç erkeğin de seçileceği çok belliydi ama yine de 507 oy aldım. Normal listeye en düşük 340 ile girdiler. Beni normal listeden gösterse daha iyi olurdu Kılıçdaroğlu, ama böyle uygun görmüş. Söylenenlerin hepsi bahane... Evet, ben Genel Başkan kontenjanından girdim. Dışardan gelen bir adam için çok normal. Ama şunu görüyorum, normal listeden seçime girsem, daha da çok oy alabilirmişim. Daha şık olurdu. Platforma koyulduğumdan da son anda haberim oldu, Genel Başkan öyle istedi"
"SAĞCI DİNDAR, SOLCU DİNSİZ DEMEK YANLIŞ"
Sizin CHP'de olmanız, parti politikalarında nasıl bir fark yaratacak?
"Ben hayatımı kimlik siyasetini eleştirmekle geçirdim. Türkiye'de neredeyse soğuk savaştan beri 70 senedir, en büyük tuzak bu. Türkiye'de 'sağ ve sol'un tanımını eleştirmiştim. Dindar ve muhafazakar olanlar sağ, dindar olmayanlar sol olarak görülüyor oysa dünyada bu faklı.
Bizim dinimiz de emekten, adaletten, zayıftan, sömürülenden yana. Zenginliklerin belli ellerde toplanmasına karşı çıkar. Ben otuz seneden fazladır sağ - sol ayrımının bu şekilde konulmasını eleştiriyorum. İnsan hakları savunucusuyum, Mazlum- Der üyesiyim. Çok ciddi
insan hakları olaylarına müdahale ettim. Bu geçmişimle ve bugün yaptıklarım ile CHP'nin kimlik siyasetini bozmasına katkı sağlayacağımı düşünüyorum. Bensiz olmaz değil tabi ki. Ben geldim diye her şey değişecek değil... Geçmişten gelen bir algı üç,dört yılda kırılmaz zaten. Genel Başkan buna gayret ediyor. Herkes destek vermeli".
"DİNDAR VE ÖZGÜRLÜKÇÜ BİR İNSANIM"
Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Solcu musunuz?
"Dindar bir insanım. Özgürlükçü ve eşitlikçi bir çizgim var... Beni nereye koyarlarsa koysunlar, sermaye ve statükodan yana olmadım. İsimlendirmeler tuzak bence... Bunların üzerinde durmamak lazım. İnsanları Alevi / Sünni, dindar olan / olmayan, yaşam tarzı şöyle olan/ olmayan diye bölmek yanlıştır. Bunlar özgürlüklerle ilgili... Siyasi alan ise farklı bir alandır. Demokratik bir hukuk devleti nasıl olacak? Ekmeği nasıl bölüşeceğiz? Adaletli şekilde nasıl dağıtacağız? Kaliteli eğitim nasıl olacak? Siyasetin bu konular üzerinden yürümesi gerek.
"TÜRKİYE BU KUTUPLAŞMAYI ARTIK TAŞIYAMAZ!"
Siyasette, kimliklerin söz konusu olmaması lazım. Bu bir tuzak. Türkiye'deki sömürü düzeni, kimlik siyaseti üzerine kurulmuş. Ancak sömürü düzeni, kimlik ayrımı yapmıyor! İş siyasal davranışa gelince birileri çıkıp, 'sen örtülüsün, bize oy ver' diyor. Bu bir tuzak. Türkiye'de tarihsel bir yanlış var. Bunu düzeltmek gerekiyor. Bu siyaset türü, etrafımızda, sınırlarımızda olan bitenler nedeniyle şu an büyük risk içeriyor. Bu ülke, artık bu kutuplaşmayı taşıyamaz! Japonya'da yıllardır aynı parti iktidarda. Bir partinin sürekli seçimi kazanması, insanları umutsuzluğa düşürmüyor. Orada siyaset, kimlikler üzerinden değil... Türkiye'de ise kimlik siyaseti yürütüldüğü için kaybedenler müthiş bir karamsarlık içindeler. Siyaseti 'rövanşist' olmaktan çıkarmak gerekiyor.
"TÜRKİYE PATENAJ YAPIYOR"
Biz 28 Şubat'ta büyük haksızlığa uğradık. Çocuklarımız, başları örtülü diye üniversite kapılarından kovuldu. Şimdi o kesimi temsil eden AKP iktidara geldi, geçmişte bunlardan dolayı mağdur olan bir kesim olarak adaletli davranması gerekirken, o aynı haksızlıkları farklı yaşam tarzı benimseyen insanlara yapıyor. Şimdi CHP, 'ben iktidara gelince ben de aynısını yapacağım, kendi valimi, bürokratımı atayacağım' mı desin? Bu rövanşist siyasetten çıkmamız lazım. Türkiye patenaj yapıyor. Lastik yanıyor, motor benzin yakıyor, yol alamıyoruz. Buradan çıkmamız lazım"
"BENİ DE DİNLEDİLER, ŞİKAYETÇİ OLDUM"
Türkiye'yi sarsan telekulak skandallarına sizin de adınız karışmıştı. Sizin de dinlendiğiniz ortaya çıktı. Soruşturma sürüyor, sizi kimin dinlediği tespit edildi mi?
"Mart ayında benim de Necmettin Erbakan, Nuray Mert, Ertuğrul Özkök gibi farklı isimlerle birlikte dinlendiğim ortaya çıkmıştı. Bir terör örgütü gerekçesiyle dinlemişler. Savcılığa çağırdılar iki gün önce, şikayetçi olup olmadığım soruldu. Şikayetçi oldum. Diğer isimler de sanırım şikayetçi oldu. O dönem bizi Emniyet İstihbarat Dairesi dinlemiş. Müfettiş raporu ile ortaya çıktı olay. İki defa, üç aylık dönemler halinde dinlemişler".
"TELEKULAKÇILAR DİNLERKEN, HÜKÜMET ARMUT MU TOPLUYOR?"
Karşı Gazete: Dinleme olaylarında sorumluluğun kimde olduğunu düşünüyorsunuz? Bu dönem 'paralel iddiaları' gündemde...
"Paralel maralel bilmem, bence bu olayın sorumlusu Hükümettir. Bütün alanları, kimse o paralel dedikleri, onlara açtılar. Sonra 'Hükümetin haberi yokmuş!' Nasıl güveneceğiz onlara! 'Bizi de aldattılar' demişlerdi... Hiç inandırıcı değil. Bu işin siyasal sorumluları onlar, bu kadar insan dinleniyor da onların eli armut mu topluyor?"
"SORUŞTURMANIN AMACI BİZİM HAKKIMIZI KORUMAK DEĞİL"
Şikayetçi oldunuz, sonuç alacağınızı düşünüyor musunuz?
"Ben bu soruşturmalara güvenmiyorum. Çifte standart uygulanıyor. Bugün araları açıldı diye şimdi bunları yapıyorlar... Amaç, bizim hakkımızı korumaktan çok şimdi karşılarına aldıkları o insanları mahkum ettirmek. Ergenekon, Balyoz soruşturmalarını bu kadar kim destekledi? 'Genelkurmay Başkanı'nı tutuklattık' diye siyaset yapmadılar mı? Bu davaların savcılığını yapmadılar mı? Şimdi kalkmış 'milli orduya kumpas kuruldu' diyorlar. Allah Allah... Bu nasıl iş! Siz nasıl bir Hükümetsiniz, hiçbir şey görmediniz, herkes kumpas kurdu. Şimdiye kadar fark etmeniz mi? O zaman kullandılar, şimdi 'pararel karşıtıyız' diyerek bu işi götürmeye çalışıyorlar, ben sonuç alınacağına inanmıyorum"
Burcu Oral Evren | KARSIGAZETE.COM