Bir çok maden kazasının yaşandığı ve en son olarak da Soma’da ‘resmi rakamlara göre’ 301 işçinin yaşamını yitirdiği katliamdan sonra Türkiye yine bir maden faciasıyla karşı karşıya…
Peki bu facia önceden tespit edilemez miydi?
Su patlaması teknik olarak nasıl gerçekleşiyor?
Su patlamasından evvel gaz patlaması olmuş olabilir mi?
Faciadaki ihmal payı?
Kurtarma çalışmaları ne kadar yeterli?
İşte ODTÜ Maden Mühendisliği bölümünde öğretim üyesi Prof. Dr. Tevfik Güyagüler’in Karşı Gazete’ye yaptığı o özel açıklamalar...
Su patlaması olduğu söyleniyor? Kamuoyunun yaşananları daha net anlaması için; teknik olarak bu nasıl mümkün oluyor?
Teknik olarak su patlama olayı iki şekilde olabilir, ya daha önce çalışmış bir madenin boşluklarına su dolması veya yeni çalışan ocağın oraya yaklaşması sonucu o arada kalan kısmı patlatarak tüm suyun boşalması şeklinde olur. Yani eski bir maden ocağı vardı, bırakıldı, kapatıldı başka bir ocak çalışarak ona yaklaştı. Çok yaklaşınca da orada biriken su aniden çalışan ocağa geldi. Böyle olabilir. Bu birinci.
İkinci olarak; Topografya ve jeolojik duruma bağlı olarak, karstik alansa, yani içinde büyük mağaralar, boşluklar olan bir yerse oralara da su dolmuştur, öyle bir mağara diyelim ama yer altında büyük bir boşluk, onun içi su dolu ona yaklaşıyorsunuz, aynı nedenle oradaki ocağı su basıyor.
Kurtulan işçilerden biri gaz kokusu aldıklarını söyledi. Burada su patlamasından evvel bir gaz patlaması olmuş olabilir mi? Yani o patlamayla birlikte, ifade ettiğiniz gibi yakındaki bir su haznesinden giriş olmuş olabilir mi?
Ben tahmini söylüyorum, böyle su birikintilerinde sülfürlü gaz H2S birikir. Ama emin değilim tabi bu tahminim. Eğer o eski ocaksa orada muhakkak bu tür gaz oluşmuştur, bu tür su kaçakları nedeniyle.. . O su patladığı zaman orada biriken gazlar da aşağıya inmiştir. Bu gazın metan olabileceğini ben tahmin etmiyorum. Olabilir de, detay bilmiyorum. Ama insan sağlığına zararlı zehirli gazlar her zaman birikebilir orada…
Peki, bu tehlike daha evvelden tespit edilemiyor mu? Yani öngörülemeyen bir felaket mi bu?
Şahsi görüşüm; bu tür bir yerde çalışan ocaklarda imalat haritası olması lazım. İmalat haritası nedir? Nereden kömür aldıysanız harita üzerinden onu işlersiniz. Buradan kömür alındı. Daha önce şuradan alındı. Faylar, fay varsa o harita üzerinde göstermeniz gerekli. Yani ocağı çalıştıran kişinin nerelerde su kaynağı var nerelerde birikme ihtimali var onu aşağı yukarı bilmesi gerekir. İkinci olarak da, bazı arkadaşlar mevzuatta bu var şu yok diyorlar, benim en tuhafıma giden de böyle bir olaydan sonra birisini bulan televizyona çıkartıyor, konuşturuyor ve iyice zihinleri karıştırıyor.
Mevzuatta tabiki var, eğer siz kabaca bir yerde su birikintisi olabileceğini görebiliyorsanız onun yöntemi var. Galeriyi açarken ya da kömür ürettiğiniz yere, oraya yaklaşırken 25 metre boyunda kontrol sondajları yapmanız gerekiyor. O 25 metre ölçüsü boşa belirlenmemiştir. 25 metrede , öyle su birikse bile patlama şansı yok o kadar derinlikte.
Burada bir ihmal var o zaman…
Ben bir şey demiyorum. Önce tespit edilmesi lazım su yerinin. Eğer şüphe ediliyorsa, emin değilseniz 25 metre boyunda kontrol sondajı yapmak lazım. Tabi bu ocak daha önce kapanmış bakanlık müfettişlerince. Kapatılma nedenleri de çok önemli! Her şey benim kendi görüşüm, kesin bir şey yok.
Maden sahibinin bir açıklaması oldu, “Burası küçük bir maden, yaşam odasına gerek yok, olsa da bir şey fark etmez.” dedi. Gerçekten de bir önemi yok mu ve yaşam odaları madenlerin büyüklüğü-küçüklüğü ile ilgili mi?
Yaşam odası madenin türüyle ilgili bir şey. Mesela gaz patlamalarında ve su basmalarında bir işe yaramaz. Çünkü bir yerlerden kaçırır. O basınca dayanamaz. Ama, işte metal madenlerinde, göçük olabilecek madenlerde, Şili’de olduğu gibi bir yaşam odası olabilir. Burada çözüm olacağını sanmıyorum.
O zaman bu tarz madenlerde öncelikli tedbirlerin alınması gerekiyor.
Öncelikli tedbirler, az evvel de ifade ettiğim gibi, su kaynaklarını belirleyeceksiniz, şüphe ettiğiniz yerlere de giderken 25 metre sondaj yapacaksınız.
Bakan yıldız bir açıklama yaptı; “Dalgıçlar 4 metreden öteye dalamıyor, İstanbul’dan gelecek araçlar bekleniyor.” 18 işçimiz için başka kurtarma yöntemleri yok mu?
Ümitsiz bir durum. Dalgıç girse ne olacak girmese ne olacak. İşçinin konuşması vardı, ‘Arkamızdan su geliyordu zor kaçtık’ diye. Böyle bir durumda gaz var su var, zor. Dalgıç nereye dalacak?
Ayşegül KASAP | KARSIGAZETE.COM