YARGIYA güvensizlik nasıl
atlatılacak? İnsanlar yargıya, patronlarına, kolluğa güvenmemelidir. Kendilerine, çalışma arkadaşlarına, mahallelilerine, kendileri gibi yoksul olan ve kendileriyle mücadele edecek olan her dinden her renkten her milletten insanlara güvenmelidirler. Yargıya güven sağlanamazsa kriz bitmez. Hiçbir kriz de sonsuza kadar sürmez. Bu kriz çözülecek devrimle, reformla çözülecek.
Yıllarca avukatlık yaptınız, aklınıza hiç duvarın diğer tarafına koyulacağınız geliyor muydu?
Evet, gelirdi. Düşündüğümüz kadar zor değilmiş kolaylıkla yattık, düşündüğümüz kadar kolay değilmiş, ülke hapishanelerinde tecrit gerçekten zorlayıcı biçimde uygulanıyor. Bunu kırmak için yürütülmüş olan mücadelenin kazanımlarıyla ayakta kalabildik. Hapishaneyi her avukata da tavsiye ederim. Girip çıktıklarında mesleklerini daha çok sevecekler. Bazı yargıç ve savcıları da burunlarından tutup atmamız lazım.
Operasyon günü Şam’daydınız, yaptığınız açıklama çok konuşuldu.
İnternetten haberleri aldık. Herkes ziyaretimize geldi, “Gitmeyin size de bir şey yaparlar, buradaki bu işleri de Türkiye yapıyor. Buradaki selefi katiller, El Kaideciler Türkiye’den geliyor, sizi de öldürürler” dediler. Biz onları teskin ettik. Ben o sinirle bütün programları iptal edip Beyrut’a geçmeye çalıştım. Lübnan’da bir Türkiye uçağı buldum. O ara oturup Beyrut’tan o mesajı yazdım. Çok kızgındım, hala da çok kızgınım.
Tutuklanma kararı çıktığında “Hakimlere ve savcılara bu işin nasıl yapılacağını öğreteceğiz” demiştiniz, öğretebildiniz mi?
Biraz iddialı bir söz olmuş. Çünkü gerçekten öğretmek siyasi ceza davalarında çok zor gibi görünüyor. Siyasi ceza davalarının arkasında bir siyasi irade birikiyor. Bu irade devam ettiği sürece hakimlerin, savcıların, siyasi polislerin hemen hemen en küçük bir yasallık problemi olmuyor. Hukuk dışına çıkıyorlar işkence yapıyorlar, sahte delil üretiyorlar, infaz yapıyorlar. Siyasi irade çözüldüğünde de ilk çökenler siyasi
davalar oluyor.
Duruşmada yaptığınız savunmalar çok yankı buldu.
Biz onu kitap olarak da basmayı düşünüyoruz. 1 aya hazır olur sanırım. O gün, bizim söylediklerimizi herkes söyleyemiyordu. Bugün herkes söylüyor çünkü hukuk devleti öldü ve artık cesedi kokuyor. Başından beri davayla ilgili tek kelime etmemeye kararlıydık. Tutuklu olduğumuzu, karşımızda bir mahkeme olduğunu kabul etmedik. Madem bizi buraya silah zoruyla getirdiniz biz de düşündüğümüzü anlatalım dedik. İnsanlar metni sevdi, belki hakimler sevmemiş olabilir. Onların da sevmesine gerek yok. Duruşmamıza 800’e yakın avukat geldi. Bu kadar büyük bina yapmalarının sebebi içinde küçük kalalım, ezilelim diyedir. Bir anda o salon doldurulunca 3 yargıç, 1 savcı ve 10 jandarmanın komik bir azınlık, marjinal bir grup olarak kaldıklarını gördük.