Röportaj: Kutlu Esendemir
Fotoğraf: Serdar Çalık
Yerel seçimlere 6 gün kaldı. Hükümet, 30 Mart seçimlerine en az hasarla girebilmek için her türlü anti-demokratik uygulamadan sakınmıyor. Ama nafile; sosyal paylaşım sitesi Twitter’a erişimi yasaklayarak, dünyanın öfkesini üzerine çeken AKP iktidarı, istediği sonuca ulaşamadı.
Twitter kullanıcıları, kararın hemen ardından indirdikleri çeşitli programlarla yasağı delik deşik etti. Hükümet’in bir başka “yasak” ve engeli ise geçen hafta, Meclis’te, CHP’nin önde gelen milletvekillerinden Melda Onur tarafından alaşağı edildi. Meclis’te 4 Bakan’la ilgili fezlekelerin görüşülmesini kamuoyundan saklamaya çalışan İktidar TBMM TV’deki canlı yayınını kestirdi. Kamuoyunda bu duruma tepki büyürken, CHP Milletvekili Onur, tarihe geçen bir atakla Ustream programı üzerinden, iPad aracalığıyla canlı yayın yaparak, Meclis’te olan biteni, çırılçıplak kamuoyuna sundu.
Onur’un bu canlı yayını önde gelen uluslararası haber ajanslarına konu oldu. Eski bir gazeteci olan CHP İstanbul Milletvekili Onur’la işte bu tüm olan bitenleri ve Meclis’teki bu “cinliğini” konuştuk.
Fezlekeler Meclis gündemiyken, TBMM TV yayını kesti ve siz bu sansürü ilginç bir yöntemle alt ettiniz. Tasarlanmış bir şey miydi bu?
Fezlekelerin Meclis’e geleceği gün bunların milletvekillerine açılıp açılmayacağı, okunup okunmayacağı tartışmaları gün boyu sürdü. Bana da twitter’de yayın 19:00’dan sonra kesildiğinde, bilgileri paylaşıp paylaşmayacağım soruluyordu. Ben de, “Gerekirse Ustream’dan yayın yaparız” dedim. Ama öylesine demiştim… Çok yoğun RT olduve talep geldi. Hatta saat 19:00’a yaklaşırken, “Yayınlayacak mısınız?” soruları yoğunlaştı. Biz de asistanlarım Hande Coşkan ve Ender Doğan’la birlikte programı iPad’e indirdik… Onlar dışarıdan yayının düzgün akıp akmadığını kontrol ettiler. Yayına girdik. Girer girmez zaten kullanıcı sayısının hızla artığını gördüm. Aynı anda izleme oranı . Aynı anda izleme oranı 6 bin kişiye yaklaştı. Toplam sayı yayın süresince 75 binlerdeydi. Yayın sonrası çekimleri izleyenlerle yüzbin’e ulaştı. Bunun reyting olarak ta önemli bir rakam olduğunu söylüyorlar, bilemiyorum.
Size bu yayın nedeniyle Meclis’in uygulamaya sokabileceği bir yaptırım var mı?
Bildiğim kadarıyla yok. Çünkü oturum gizli değil. Zaten medyanın çekebildiği, dinleyip haber yapabildiği bir oturumdu. Zaten basının bulunduğu yere kamera girmiyor. Sadece fotoğraf çekip not alabiliyorlar. Eğer gizli oturum olsaydı zaten böyle bir şey yapılmazdı. Biliyorsunuz; o zaman basın da çıkarılıyor. Kavaslar da olmuyor. Hatta jammer ile internet, telefon hepsi kapatılıyor.
Takipçilerinize, “Ayy! Yemişim yaptırımı” demişsiniz. Bu eylem için, bir milletvekilinin sivil itaatsizliği denebilir mi?
Tabii “yemişim yaptırımı” ifadesi biraz da ülkenin bulunduğu fiili durumu protestodur. Çünkü devekuşu misale her yerimiz açıkta, kafamız kumda. Fezlekeler cep fotoromanına dönüşmüş. Hukuk Başbakan elinde oyuncak olmuş. Emniyet dediğimiz teşkilat ne yazık ki iki yapı arasında pinpon topuna dönmüş. Medya titriyor, işadamları hattın ucunda; ağlıyor… Neyin yaptırımı allahaşkına! Heralde bu günler ikinci fetret devri diye tanımlanabilir.
Ramize Erer, gazetemizde, sizi çizdi ve “Meclis’in Onur ’u” başlığıyla bir karikatüre imza attı.
Herhalde 24. Dönem milletvekili olarak hakkımda çıkmış basın kupürlerinin en değerlisi, Büyütüp, sevgili Ramize Erer ’den imza alıp duvarıma asmak isterim. Hatta ileride milletvekilliği dönemimi kitap olarak kaleme alırsam kapak bile yapmayı düşünmedim değil.
Bu onuru hakettiysem ne mutlu bana.
Röportajın tamamı Karşı Gazete'de